Çalma Listeleri

Ev Hediyesi #1: Burak Abatay

Benim hayatımda kültür – sanat gazeteciliği fikrinin yerleşmesi, bir konserdeki izlenimlerimi aniden gelen amatörce bir teklif üzerine yazmakla başladı. O gün itibariyle içimde başta müzik olmak üzere sinema ve tiyatro gibi alanlarda da dilim döndüğünce konuşmak veya yazmak her geçen gün büyüyen bir tutku oldu. İnsan böyle bir tutkunun peşinde koşarken o yolu aydınlatanları ve halihazırda o yolda parlayanları da yakın markaja alıyor. Benim için öyle zamanlarda markaja aldığım isimler arasında çok kıymetli biri vardı: BirGün’ün o zamanki kültür editörü Burak Abatay.

Birkaç yıl sonra kendimi BirGün’ün stajyer kadrosunda kültür muhabiri olarak bulduğum vakit, artık Londra’da yaşadığı halde sürekli olarak benimle iletişim kuran ve onurlandıran isim yine Burak Abatay oldu. Uzaktan hayranlıkla takip ettiğim gazetecilerden birinin, çok kısa bir dönem önce editörlüğünü yaptığı sayfada artık benim de haberlerim, söyleşilerim ve kısa yazılarım yer alıyordu. Bu, benim için çok özel bir mutluluktu. Zira bu ülkenin bütün iyi kültür gazetecileri ve yazarları gibi Burak Abatay da benim idolümdür.

Bu Albümün Nesi Güzel için oluşturduğumuz yeni formatta her hafta artık ikinci bir çalma listesi serisi sizlerle buluşacak. Burada misafirin değil, ev sahibinin bulduğunu yemesi gibi bir durum söz konusu. Dolayısıyla listelerimizin konseptini konuklarımız belirleyecek, ben uyum sağlayacağım. Listenin ilk 15 parçası konuklarımızın, ikinci 15 parçası ise benim seçtiğim parçalar olacak.

Kendisinin bu projeye gösterdiği büyük teveccühün hatrı ve gururu ile ilk konuğumuz Burak Abatay. Bakalım kendisi, listesini ve ruh halini nasıl tarif etmiş:

“Bıçkın. Dertli. Döndüğü köşelere tekrar geri bakmayan. Mağrur ama pişman değil. Fiyakalı ama gölgeli. “Karanlık da görülür, sessizlik de duyulur” demiş Murat Özyaşar. Renk de karartır. Öyle bir yerdeyiz hep beraber. Biz neye kani olduk? Kimse bilmez. Hasretlik düşse de payımıza, gömleğimizin iki düğmesi hep açık. Ayakkabılar boyalı. Saçlar yatık. Serserilik başa bela. “Aşk da biter, bitmez günler…” Aşık olsam da siz şimdilik duyurmayın anama.

Anlam üzerine her şey. Anlardan fışkıran şahitliklerin ikna çabası yaşananlar. Oturup dinlemeye sabreden çok az. Soru soran yok. Kabulleniş de yok. Herkes haklı. Ama biz bir şölendeyiz. Ziyafet son gaz devam. Sevinç kedilerin olsun. Biz bıçkın ve dertli. Bir kasa bira içmiş gibi.”

Burak Abatay’ın mesajını ve paylaştığı parçaları görüyor, bunun üzerine düşünerek on beş parçamızı seçiyoruz. Büyük hayallerle girilen ama hayal kırıklıkları ile döşeli bir mayın tarlası gibi ilerleyen şu koca yılın dahlinde şahsen teselli bulduğum durumlardan biri müziğin bizi hiçbir koşulda bırakmadığını görmek. İnsanın dostlarıyla, meslektaşlarıyla, büyükleriyle ve idolleriyle paylaştığı muhabbetlerin merkezinde müzik gibi kıymeti derin olguların yer alması çok güzel. Ev Hediyesi, bir format olarak en temelde bunu amaçlıyor ve bu listeyle başlıyor. Hazırlaması bizden, dinlemesi sizden. Keyifle ve afiyetle…

Erkin Can Seyhan

Gazeteci, müzik aşığı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir