AlbümlerYeni Albümler

Jungle I Volcano (2023)

Londra merkezli Jungle dördüncü albümü Volcano’yu, 11 Ağustos’ta dinleyicilerle buluşturdu. Albüm, insanların içini kıpır kıpır yapan geniş müzik paletini İngiltere’nin başkentinden dünyanın merkezine seyahate çıkarıyor

Önceki günle kurduğu sıkı bağı üzerinden atıp yeni güne başlamak için adım atan insanların yaktığı ilk ışıklara sabah deniyor. Jungle sabahı reddediyor. Tom McFarland ve Joshua Lloyd-Watson ikilisi gücünü geçmişten alan müzikleriyle günün herhangi bir vaktinde iyi hissettirmeyi görev biliyor. Jungle’ın 11 Ağustos’ta yayınlanan son albümü Volcano, bir evvelki albüm Loving in Stereo’nun turnesi esnasında yolculuğun bir parçası olarak kayda alınıyor. Mercury ödülüne aday olmayı başaran ve kendi isimlerini taşıyan ilk albümün ardından zamansız dans pistinde ritmini koruyan Jungle, son albümleri Volcano ile birlikte İngiltere ve ABD’deki müzik listelerini salladıktan sonra dünyadaki birçok radyo istasyonunu da etkisi altına alıyor. Yazın, yakmaya hazırlanan güneşinin ilk ışıklarında tanıştığım albüm, mikroklimasını bana doğrultarak hava sıcaklığının her zaman termometreyle ölçülemeyeceğini gösteriyor. Bu Albümün Nesi Güzel’de yılın akılda kalan albümlerini konuşmaya devam ederken sınırları kabul etmeyen ritimlerin peşinden gidiyoruz.

jungle volcano

Gerçek bir yolculukta ortaya çıkan Volcano, Jungle’ın başarılı müzik yolculuğunun da güzel bir simgesi. Sadeliğin güzelliğinde vücut bulan albümlerdeki renk skalasının en ateşli tarafına yerleşen Volcano’nun kapak görseli, neyle karşı karşıya olduğumuzun ipuçlarını veriyor. Detaylarıyla Jungle’ın gelişiminde kilometre taşı olabilecek albümün şarkı listesi zengin.

  1. Us Against the World
  2. Holding On
  3. Candle Flame
  4. Dominoes
  5. I’ve Been in Love
  6. Back on 74
  7. You Ain’t No Celebrity
  8. Coming Back
  9. Don’t Play
  10. Every Night
  11. Problemz
  12. Good at Breaking Hearts
  13. Palm Trees
  14. Pretty Little Thing

Albümle henüz tanışmayanlar için kapılar ardına kadar açık:

Albümün Kısa Hikayesi

Volcano, Jungle’ın ilk albümünün 9. yıl dönümünden 4 ay sonra dinleyicileriyle buluştu. Grup, duyuru paylaşımında “Siz olmasaydınız yapamazdık!” cümlesini vurguladı. Albümde Erick the Architect, Channel Tres, Roots Manuva, Mood Talk ve Bas ile yapılan ortaklıklar yer alıyor. Jungle ekibi, daha önce hiç bulunmadığı yükseklikteki bir noktaya kancayı atarken sosyal medyada takipçisi fazla olan konuklardan medet ummuyor. Bunun yerine, her şarkının eşsiz yapısına gerçekten katkıda bulunan yetenekli sanatçılardan yardım alıyor. I’ve Been in Love’da Amerikalı rapçi Channel Tres, Don’t Play’de İngiliz yapımcı Mood Talk ve Pretty Little Thing’de Sudanlı-Amerikalı rapçi Bas öne çıkıyor. Volcano albümü, 2021’de yayınlanan Loving in Stereo’nun bıraktığı yerden vurmaya devam ediyor. Çok daha zengin bir müzik paletiyle fırçasını daha keskin kullanırken enerji seviyesini hiç düşürmüyor. Elektronik müzik grubu olmanın sözlükteki karşılığına yepyeni satırlar ekleyen İngiliz ikili, albümün henüz girişinde niyetini açıkça ortaya koyuyor. Us Against the World ve Holding On isimli giriş parçaları Lloyd-Watson ve McFarland’ın adaptasyon yeteneklerinin soul ve pop’a yeni bir bakış açısı yaratmalarına engel olmayacağını kanıtlıyor. Duvarları belirsiz labarotuvarlarında sınır çizilemeyecek çılgınlıktaki bilim insanları gibi üretim yapsalar da bu sene tattığımız en lezzetli yaz reçellerinden bazılarını soframıza getiriyorlar. Meteorolojinin sayılarına meydan okuyan Dominoes şarkısı o sofradan terlemeden kalkma olasılığını, Kuzey Yarım Küre’de ağustos ayında kar yağması ihtimalinin hemen yanına koyuveriyor. Şarkının “Her gün şahane!” cümlesi, Volcano’nun mantrasını özetliyor. Palm Trees ise plaj efektlerini bas ve klavye çizgisiyle buluşturarak hissedilen sıcaklıkla hava sıcaklığı arasındaki farkı iyice artırıyor. Baştan sona dinlemekten kendimi alıkoyamadığım albüm, her ritminde günümü güzelleştiriyor.

Albümü Özel Kılan Detaylar

Aksiyon filminin daha açılış sahnesinden baş karakteri öldürmesi gibi, Dünya Kupası finalinde favori takımın ilk dakikalarda golü bulması gibi daha girişinde niyetini belli eden albüm, Us Against the World adlı parça ile başlıyor. İnsanın ruhunu bedeninden ayırarak dans pistine taşıyan şarkı, “Gerçeğin kanını döktüler, biz onu yıkayacağız.” sözleriyle mesajını veriyor. Tek bir güneşin etrafında dönen dünyada herkese kendi hayatının büyüsüne kapılma imkanını veriyor. Holding On ile yolculuğuna devam eden albüm, “Sorunlarımı yerde bıraktım…” sözüyle dışarıdan kalıplara sokulabilecek ama herkesin kendisine ait olan biricik hayatını legalize ediyor. “Aynı şeyi yaparak sallamaya devam!” talebiyle açılan Back on 74’daki akustik gitar, şarkının adının hakkını vererek grubun köklerini saldığı döneme doğru bilinçli bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Good at Breaking Hearts’ta frene basmış bir el arabasından sokağa dökülürcesine yayılan soul tınısı, ikilinin kusursuzluğa karşı antitezi de kendilerinin yarattığını gösteriyor. Every Night’ın klasik disko ritmi bir Jungle albümünün içinde yaşadığımızı tekrar tekrar hissettiriyor. Saatlerce dinlenildiğinde farklı detaylara kucak açan Volcano, grubun ana fikrinden hiçbir şey eksiltmiyor: Dünün sıkıca bağlanmış halatları ve gelecek güzel zamanlar… En büyük isteğiniz güne güzel başlamak, hatta bazen yeniden başlamak olduğunda Volcano bu yılın sizin için favori albümü olabilir. Jungle’ın her sabah Volcano gibi bir albüm çıkaracağını bilsek, heyecandan gece uyuyamasak ve gün boyu dans pistinden inmesek hiç şikayet etmem.

Bu noktada albümün yaratıcılarına kulak vererek biraz da onların tarifine bakalım:

“Benzersiz sesimizi bulmaya çalıştığımız, deneylerle ve keşiflerle dolu bir yolculuk… Çeşitli enstrümanlarla ve üretim teknikleriyle oynadık, geniş yelpazedeki müzikal etkilerimizin keyfini çıkardık. Her adım, her deneme bir tecrübe, bir öğreti ve tarzımızı geliştirme şansıydı. Sonuçta bulduğumuz ses, çok yönlü ve sürekli gelişen gerçek bir yansımamız. Volcano’nun yaratıcı süreci oldukça farklıydı çünkü kendimizi elektronik seslerin alanına daha da ittik. Kendimize deney yapma, bildiklerimizin dışına çıkma ve bilinmeyene doğru atıldığımız macerada özgürlük izni verdik. Bu, Jungle’ın sesinin ne olabileceğine dair önyargılara meydan okumak anlamına geliyordu.” Sonuç olarak “Volcano” bizim için yeni bir zemine, heyecan verici, keşfedilmemiş bir bölgeye atlamak gibi. İlk günlerimizden bu yana yaratıcı sürecimizdeki en büyük değişim, içgüdülerimize daha fazla güvenmeyi öğrenmek yönünde oldu. Artık belirli bir türe uyum sağlamak veya belirli beklentileri karşılamakla ilgilenmiyoruz. Bunun yerine odak noktamız, bize özgün gelen, kim olduğumuzu temsil eden müzik yaratabilmek. Bu değişim bizi daha cesurca keşfetme ve deneme konusunda özgürleştirdi. Sonuçta benzersiz ve kendimize ait bir ses ortaya çıktı. Dansı, müziğimizin ritmini ve enerjisini mükemmel şekilde tamamlayan görsel bir araç olarak gördük. Ayrıca, farklı insanların aynı ritimde farklı noktalara hareket etmeleri ve dansın hikaye anlatabilme yeteneği bizi her zaman büyüledi. Videolarımız, dansın ortaya çıkardığı ortak neşeyi ve bireyselliği yakalayarak bunu kanıtlıyor. Volcano için albüme eşlik eden tam bir dans filmi yaptık. Filmde gizemli bir televizyon programındaki Will West’in hikâyesi anlatılıyor.”

Burada bahsedilen filmin altındaki, “Her klibi çıktığı anda izlemek benzersiz ve harika bir deneyimdi. Ama şimdi hepsini bir arada izlemek ve dansçıların hak ettikleri övgüyü aldıklarını görmek beni gözyaşlarına boğuyor. Burada oturup ekrandaki bu cesur çığlığı izlemek, hayatta olduğuma sevindirdi. Teşekkür ederim Jungle. Gerçekten bir şaheser yarattınız ve dünyaya çok fazla neşe getirdiniz.” yorumu her şeyi harika özetliyor.

Volcano albümünün kapağı Jungle’a aşina olanlar için pek sürpriz barındırmıyor. Albümün adına yakışır renkleri içeren kapak, çerçevenin içine yerleştirilmiş klasik Jungle yazısından ibaret. Albümün içindeki, gökyüzünden ve doğadan izler taşıyan illüstrasyon ise nerede görseniz bir süre kendisinden başka bir şeyle ilgilenmenize imkan vermeyecek cinsten. Filmin DVD’sinde ise yapımda ve yayında ön plana çıkarılan dansçıların yine başrolü aldığını görüyoruz.

Emeğe Saygı Köşesi

jungle volcano

Mart ayında çıkan Candle Flame teklisiyle albümün bebek adımlarını atan Jungle, sırasıyla Dominoes, I’ve Been in Love ve Back on 74 parçalarını yayınladı. Ağustos ayına gelindiğinde ise Volcano vücut buldu. Çocukluk arkadaşları Joshua Lloyd-Watson ve Tom McFarland’ın prodüksiyondan enstrümanlara, sanat yönetiminden vokalliğe pek çok alanda iş yükünü sırtlandığı Volcano’nun bir sürü emektarı daha bulunuyor. Lydia Kitto süreçte ikiliye eşlik ederken Mood Talk’un prodüksiyonda, Ben Raleigh ve Larry Jordan’ın sözlerde imzası var. Yanardağ imgesine can veren büyüleyici tasarım ise James Moruzzi’ye ait. Sonuç olarak ortaya bütünüyle anlam taşıyan, bölümleriyle ince ince dokunan bu başarılı albüm çıkıyor. Emeklere sağlık…

Kapanış

Müzikle iç içe geçen günlerimde listelerden sıyrılıp albüm dinlemenin verdiği hazza aşinayım. Ve fakat hiçbir albüm hakkında böyle derli toplu yazmamıştım. İlk elin günahı olmaz diye düşünüyorum. Jungle senelerdir beğenerek dinlediğim, ilgiyle takip ettiğim, aurasında hapsolduğum, güneşi birlikte doğurduğum bir grup. Volcano ise onların göklere uzattıkları manifesto. Onun bulunduğu yere uzanmak, ona temas edebilmek ve onu kendi seviyeme çekip hakkında birazcık laflayabilmek harika hissettiriyor. Tıpkı albümü dinlemek gibi… Bu fırsatı nedenozel gibi bir platformda yakaladığım için çok şanslıyım. Siz de buna benzeyen, henüz dinlememediğim için çok şanslı olduğumu düşündüğünüz albümleri bana X hesabımdan ulaştırabilirsiniz. X ne demekse… Guns N’ Roses’ın seneler evvel müjdelediği gibi; Jungle’a hoş geldiniz, sevgiler!