AlbümlerKült Albümler

Arif Sağ Trio & The Istanbul State Symphony Orchestra | Concerto For Bağlama (1998)

Çocukluktan beri müzikle ilişkili bir aile apartmanında, müzikle ilişkili bir insan olarak yetiştim. Tabii bunda Erzincan kökenli bir ailenin İstanbul doğumlu ilk fertlerinden biri olmamın payı da vardır ki müzikle alakalı zihnimde müzikle ilgili keskin ayrışmalar meydana geliyordu. İnternetle tanışmadan önce benim için varlığına yoğun olarak aşina olduğum iki tür müzik vardı: Türk Halk Müziği ve Türkçe Rock. Tabii ki o yaşlarda evde Derdiyoklar’ın, Kızılırmak’ın kasetlerini dinleme imkanı bulmamın yanı sıra Sarıgazi Belediyesi’nin yaz şenliklerinde Moğollar, Kazım Koyuncu, Arif Sağ, Grup Çığ ve Edip Akbayram gibi isimleri dinleme fırsatı bulunca geleneksel müziklerin çeşitli formlarıyla tanışma şansım olmuştu. Bu nedenle televizyonda çalan müziklere pek de ihtiyaç duymadan çeşitli kaset ya da CD’ler sayesinde belli bir yaşa kadar gelmiştim.

Bütün bu saydığım isimlerin yarattığı çeşitlilik sayesinde iyi taraflarından yakalayıp güçlü bağlar kurduğuma inandığım Türk Halk Müziği’nin, benim için modern anlamda en değerli ve kaliteli örneği ise 2010 yılında kuzenimin müzik arşivinde bulup da dinlemeye başladığım Concerto For Bağlama albümü oldu. Aradan 12 yıl geçmiş olmasına rağmen bu albümün benim gönlümdeki yeri, geriye gitmemekle birlikte belli aralıklarla güçlenmeye devam etti. Bu hafta büyük bir heyecanla size bu albümü anlatıyor olacağım. Bu hafta müzikal içerikten ziyade biraz daha Türk Halk Müziği üzerine ideallerimiz hakkında konuşacağımız bir yazı olacak. Peşinen keyifli okumalar…

Erkin Can Seyhan | erkin@nedenozel.com

Albümde beşi enstrümantal olmak üzere toplam altı parça yer alıyor. Bunlardan birincisi Serenler Zeybeği, beşincisi Altım Üstüm Kaç Kuruşluk (Efsaneyim) ve altıncısı Yandım Şeker veya Şeker Oğlan olarak bildiğimiz türküler. Diğer parçalarda da bildiğimiz bazı türkülerden küçük kesitler yer alıyor. Örneğin Part 4 olarak adlandırılan parçanın sonlarına doğru “Hasretinle Beni Üryan Eyledin” olarak bildiğimiz deyişin melodilerini duymak mümkün. Hazır değinmişken aynı türkünün Arif Sağ, Erdal Erzincan, Asım Can Gündüz ve Preston Reed tarafından TRT ekranlarında icra edilmiş bir versiyonu var ki önermeden geçmem mümkün değil. Albümün parça listesi ve her bir parçanın bestecilerini aşağıdaki görselde inceleyebilirsiniz. Yazıyı okurken albümü dinlemek için ise sizi buraya davet edelim.

Albümün Kısa Hikayesi

Arif Sağ Trio & The Istanbul State Symphony Orchestra, Concerto For Bağlama, ASM (1998)

Bu albümün başlı başına nasıl bir hikayesi vardır, kayıt sürecine dair ne gibi anekdotlar vardır, bunlar tabii ki önemli ama benim bu albümü benimseme konusundaki motivasyonum, daha geniş bir hikayeye dayanıyor. Çünkü Concerto For Bağlama, Türk müziğinin 19. yüzyıldan beri sürdürdüğü Batılılaşma yolculuğunun modern anlamda en önemli çıktılarından biri. Arif Sağ Trio (Arif Sağ, Erdal Erzincan, Erol Parlak) olarak albümün bağlamalarını icra eden üç virtüöz ve İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası sanatçılarının bir araya geldiği bu çağdaş albümde Anadolu müziğinin nasıl çok sesli ve evrensel bir noktaya getirilebileceğinin güçlü bir örneğini dinliyoruz. Arif Sağ’ın kariyerine bir zaman tüneli gibi baktığımızda 1970’lerde arabesk çalışmaları olduğunu, 1980’lerin başında solo kariyerine ağırlık verdiğini, 80’lerin sonunda Muhabbet Türküleri efsanesinin bir parçası olduğunu görebiliyoruz ama benim için en değerli katkısı, 90’ların sonlarında yayınlanmış olan Concerto For Bağlama albümüdür. Çünkü bu albümle birlikte yarattığı devrimin tekil bir aktörü değil, öncüsü olmuştur. Bugün Erdal Erzincan başta olmak üzere pek çok müzisyenin, Arif Sağ’ın açtığı yoldan ilerlediği aşikar. Şimdi bu albümü neden bu kadar sevdiğimi daha detaylı bir şekilde anlatayım.

Albümü Özel Kılan Detaylar

Bu albümün ortaya çıkışında emeği geçen çok sayıda insan var. Bağlama üçlüsüne bakılınca Arif Sağ ile birlikte Erol Parlak ve Erdal Erzincan’ın da çok büyük müzisyenler oldukları aşikar. Ancak benim bu albümü yazma sebebim, kişisel olarak emeklerine büyük hayranlık duyduğum Arif Sağ’ın fikirleri özelinde düşünmek. Tam bu noktada niyetimin, albümü Arif Sağ’ın solo albümüymüş gibi anlatmak olmadığının altını çizmekte yarar görüyorum. İşte albümü özel kılan detaylar:

  • Arif Sağ’ın Müzik Üzerine Düşünceleri: Arif Sağ, Türkiye’de bağlamanın gelişimi ve dönüşümü konusunda en önemli hizmetleri vermiş sanatçılar arasında yer alıyor. Kuşkusuz ki birçok müzisyene örnek olduğu gibi onun da etkilendiği süreçlerden söz etmek mümkün. Okuduğum ve detaylarını dipnotta belirttiğim makaleye göre Arif Sağ, bağlamanın şehirdeki imajının değişimine birebir şahit olmuş ve özellikle Ruhi Su’nun etkisiyle bağlamanın köylü çalgısı ya da hapishane çalgısı imajını aşarak şehirli insana da hitap eden bir kültür haline geldiğini dile getirmiş.[1] [2]

Yine aynı makalede Arif Sağ’ın bugün bile konuşulan Şan Tiyatrosu’nda 1982 yılındaki konserinin bağlama ve şehir insanı ilişkisine ciddi etkileri olduğunun düşünüldüğü ifade ediliyor. Arif Sağ’ın o konsere ilişkin sözleri ise şu şekilde: “Şehir merkezlerinde yaşayanlarla varoşlar arasındaki seviye farkını ortadan kaldırmak için çabaladık. Bir yandan ayakkabısı pırlantalı hanımların türkü dinlemesine vesile olurken bir yandan da türkü dinleyicilerinin çamurlu ayakkabılarıyla o tiyatronun kırmızı halılarında yürüyebilmesine imkân sağladık. Bu durum kimi zaman anlaşıldı kimi zaman anlaşılmadı. İşte böyle bir şeydir sanat.”[3] [4]

Arif Sağ bu cümleleleri ile meseleye kültürel ve sınıfsal farklılıkları bulunan insanların etkileşimi bağlamında yaklaşıyor. O günün koşullarında kendine üstlendiği bir misyon üstlenen usta sanatçı, 1998 yılında yayınlanan Concerto For Bağlama albümünün yaratılış sürecine gelindiğinde ise bu sefer Türk toplumundaki farklı insanları bir etkileşim sürecine dahil etmenin de ötesine geçip Türkiye’ye ait bir kültürü, Türk Halk Müziği’ni, Batılı formlarla buluşturarak daha önce toplumun ortak değeri kimliğine kavuşturma misyonu üstlendiği bağlamayı evrensel boyutlara taşıyor. Bu albümün, bu boyutuyla benim için Ulvi Cemal Erkin’in Köçekçe müziği ile yoğun biçimde bağdaştığını ifade etmeliyim. Cumhuriyet’in erken dönemindeki modernleşme çabasının yakın geçmişteki en iyi örneklerinden biri de öyle zannediyorum ki birçok müzik dinleyicisine göre bu albümdür.

Şimdi gelelim, Arif Sağ’ın Anadolu müziği hakkındaki bir diğer önemli düşüncesine… Arif Sağ, oryantalizm temasının Anadolu müziği ile ilişkilendirilmesine karşı olduğunu ve bu algıyı gidermek için gerçekleştirdiği çalışmaları şu şekilde anlatıyor: “Bence Anadolu müziğinde oryantalizm yoktur. Ne zeybekte, halayda, horonda ne de Trakya havalarında. Oryantalizm arabeskle girdi. Tezimi kanıtlamak için sadece ritmlerden oluşan bir albüm hazırlıyorum.”[5] Tabii ki Arif Sağ’ın 2002’deki röportajında geçen ifadelerden sonra bahsettiği albüm de zannediyorum ki 2004’te yayınlanan Davullar Çalınırken (Rythm of Anatolia) olmalı. Arif Sağ’ın bu konudaki tezlerine ne kadar katılabiliyorsam o kadar katılmak istiyorum. Anadolu kökenlerine dayanan Türk Halk Müziği, bugün yaşatılmak isteniyorsa bence çağdaş yorumlarla yaşatılabilir. Bugün şehrin göbeğinde bir stüdyoya kapanıp iki tane bağlama hariç bütün sesleri elektronik altyapılarla, arabeskten hallice bir şekilde ortaya çıkarınca; son model türkülerde kuştan, böcekten, çayırdan, sevdadan vs. bahsetmenin samimiyeti son derece sorgulanabilir hale geliyor. Tabii bu düşüncem arabesk düşmanlığı ya da farklı türlerde cover halinde icra edilen türkülere karşı bir önyargı olarak algılanmasın. Tam tersi sıkı bir Hey! Douglas ve -artık kendisine epey uzak hissediyor olsak da- Orhan Gencebay dinleyicisi bir insan olarak bunları yazıyorum. Burada kimleri eleştirdiğimi belirtmek için birazcık karikatürize etmem lazım. Video klibinde her planda farklı kıyafetle arz-ı endam edip jiplerin ya da villaların içerisinde acı acı yakınan ve bunun adına halk müziği diyenlere karşı bir tepki içerisindeyim. Bir şeyin ismini, icra olarak bile olsa, halk müziği koymak için bağlamından, sosyolojisinden, kökeninden koparmadan ortaya koymak lazım ki biz de ciddiye alabilelim. Nasıl ki her saksafonlu parça caz müziğe dahil olmuyorsa her bağlama ya da zurna duyduğumuzda da dinlediğimiz şeyi türkü zannetmememiz gerektiği kanısındayım. Hatta bazen o kadar absürt şeyler duyuyoruz ki Ferhan Abi’nin Ferhangi Şeyler’de anlattığı taksiciye çıkıştığı gibi sesimi yükselterek “Kapat ulan şu müzik sandığın şeyi!” diyesim geliyor.

Arif Sağ, Erol Parlak ve Erdal Erzincan

Arif Sağ’ın müziğe yaklaşımının bütün detaylarıyla Concerto For Bağlama albümüne yansıdığını hissetmek mümkün. Kaldı ki yalnızca bu albüme bakıp Arif Sağ’ın ve onun ilham kaynağı ekolün yalnızca Batılılaşma ile ilişkilendirilmesi de dar bir bakış açısı olur. Cahit Berkay’ın “Anadolu Türkülerinin Anadolu Pop-Rock Müzik Türüne Uyarlanmasının Halkbilimsel İncelenmesi” başlıklı bir doktora tezi için gerçekleştirilen söyleşide kullandığı ifadeleri, tezin yazarı Nafiz Camgöz’ün emekleri için müteşekkir olduğumuzu ifade ederek, inceleyelim[6]:

“Bizden örnek vereyim. Bizi dinleyen çok genç var. Zaman zaman bir etki var ama bizim özgünlüğümüzde bir şey yapan daha görmedim. Çünkü ben bağlamayı biraz gitar havasında çalıyorum. Bazen gitarı bağlama havasında çalıyorum. Ben şimdi Erdal Erzincan gibi, Arif Sağ gibi bağlama çalamam zaten. Onların yanında bağlamacıyım diyemem.”

“18–20 yaşındaki gençler Jimy Hendrix kadar iyi gitar çalıyor ama Batı hevesliler. Bundan 15 sene evvel Erdal Erzincan’ın “Anadolu” isimli enstrümantal bir albüm çıkarmıştı. Arif Sağ da albümde perküsyon çalıyordu. O albümden 15 tane alıp bizim genç rock’çılara dağıttım. Alın bu albümü, etüd edin, iyi dinleyip analiz edin dedim. Bu albümü çözerseniz gitarla, piyanoyla vs. dünya çapında müzisyen olursunuz dedim. Ama gerisi gelmedi. İnternet çağında bu müziğin ömrü bitmiştir diye bir şey söyleyemeyiz. Her şey, arşiv orada duruyor. Bir gün meraklısı kalkar; oradan gitarla, hammond orgla bir de yanında bağlamayla bir yorum var, ne kadar güzel deyip kafasını oraya yorar. Her an oradan bir şey çıkabilir. Daha sonra mahalledeki arkadaşlarını toplar, bir grup yaparlar.”

Cahit Berkay ve Arif Sağ. (Görsel: Sözcü)

Cahit Baba zaten kitap gibi konuşmuş. Onun sözünün üstüne bir şey söylemek kolay değil ama bütün bunları bir arada düşününce, günümüzde eğer Türk Halk Müziği’ni yaşatmak diye bir niyetten söz etmek için samimiyetle üzerinde durulması gereken fikirler bunlardır. Yukarıda eleştirdiğim kötü örneklerin akranlarımı türkülerden, halk müziğinden ne kadar uzak tuttuğunu gözlemleyen biriyim. Halbuki bununla beraber yazının içinde paylaştığım; Arif Sağ, Erdal Erzincan, Asım Can Gündüz ve Preston Reed’i bir araya getiren kayıttaki gibi müzikleri hangi arkadaşımla paylaştıysam bana teşekkür ettiklerini de gözlemledim. Aslında birçoğumuz, içinde büyüdüğümüz kültürün günümüze çağdaş bir şekilde aktarılmasının arzusunu yaşayan gençleriz. Concerto For Bağlama gibi nadide örneklerle karşılaştığımızda da hazine bulmuş gibi oluyoruz.

  • Sanatçı Kadrosu: Albümün düzenlemelerini gerçekleştiren Cengiz Özdemir ve Şef Betin Güneş’e özel olarak değinerek emek vermiş herkese büyük teşekkürlerimizi sunmak gerek. Özellikle son parçanın o kadar uzun olmasına rağmen su gibi akıp ilerlemesinde bu zenginliğin payı çok büyük. Bas soloları, ritim soloları ve şelpeler birleşince hayat bayram olmuş resmen. Discogs verilerine göre albümde emeği geçen kadro şu şekilde:
  • Yandım Şeker: Albümü müzikal içerik açısından bir bütün gibi gördüğüm için parçalar özelinde çok da detaya girme taraftarı değilim ama Part 6 yani Yandım Şeker’i, uzunluğuna bakıp çekinmeden ısrarla dinlemekte yarar var. Benim gibi uzuun ve enstrümantal parçaları çok seven birinin bile bazı parçaları zor benimsemesini anlayabilirim ama bu parça, zaten çok akıcı ilerlemesinin yanı sıra bir süreden sonra benimseyince öyle büyük bir keyif haline geliyor ki 12 küsür dakika bile yetmeyebiliyor.

Kapanış

Bu hafta da geçen hafta olduğu gibi plaklar aldım. Geçtiğimiz hafta gözümün kaldığını belirttiğim Yoksulluk Kader Olamaz plağı artık rafımda, herkes müsterih olsun. Ayrıca Arif Sağ’ın erken dönem kayıtlarının yer aldığı Electric Anatolia plağını aldım. O albümü de dinlemenizi önerip buradan dinleyebileceğinizi belirteyim.

Bu Albümün Nesi Güzel’den bu haftalık bu kadar. Eğer yazıyı beğendiyseniz Medium hesabımızı takip etmenin yanı sıra Twitter ve Instagram hesaplarımızı takibe alabilirsiniz. Ben Erkin, bu yazıyı sonuna kadar okuduğunuz için size teşekkür eder, müzik dolu bir hafta dilerim. Sevgiler, saygılar!

Dipnotlar

[1] Doğan, U. & Çakır, M. S. (2021). TÜRKİYE’DEKİ POPÜLER MÜZİKLERDE BAĞLAMANIN KULLANIMI . Akademik Sanat , (14) , 155 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/akademiksanat/issue/67882/999406 (Son Erişim: 03.04.2022)

[2] Kalkan, Ş. (2004). Muhalif Bağlama (Arif Sağ Kitabı), İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 184–196

[3] Doğan, U. & Çakır, M. S. (2021). TÜRKİYE’DEKİ POPÜLER MÜZİKLERDE BAĞLAMANIN KULLANIMI . Akademik Sanat , (14) , 155

[4] Bir bağlama efsanesi: Arif Sağ — Kitap Sanat Haberleri (hurriyet.com.tr) (Son Erişim: 03.04.2022)

[5] http://muziklihayatlar.blogspot.com/2013/03/anadolu-muziginde-oryantalizm-yoktur.html (Son Erişim: 02.04.2022)

[6] Camgöz, Nafiz. Anadolu Türkülerinin Anadolu Pop-Rock Müzik Türüne Uyarlanmasının Halkbilimsel İncelenmesi. Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, 2019. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezDetay.jsp?id=SLSPZEifFXFojlnOt4oEEA&no=QT0sAcTZZiSzyVTvvHLoew (Son Erişim: 03.04.2022)

Erkin Can Seyhan

Gazeteci, müzik aşığı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir