AlbümlerKült Albümler

Cem Karaca’nın Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar Ve Ferdy Kleine’a Teşekkürleriyle (1974)

Geçtiğimiz hafta içi, plakçıları gezdiğim bir hafta oldu. İlk olarak idollerimden Murat Beşer ile tanışıp sohbet ettiğim ve imzasını aldığım bir günün sonunda Beyoğlu’ndaki Deform Music’i, ertesi gün de arkadaşlarımla Beyoğlu Tünel’deki Mr. Frog ve Kadıköy Caferağa’daki Rainbow45’i ziyaret ettim. Deform’dan aldığım Tülay German kasedinin yanı sıra Mr. Frog’un vitrininde gördüğüm, Cem Karaca & Dervişan’a ait olan Yoksulluk Kader Olamaz plağı dikkatimi çekti. Orada plak almaya cesaret edemediysem de karşıya geçip Led Zeppelin IV albümüne aynı miktarda bir bedel ödemem yalnızca bir saat sürdü. Yine de aklım Cem Karaca’da kaldı tabii. Cem Karaca’nın en sevdiğim özelliğinin ne olduğunu düşünürken 70’lerde çok sayıda önemli grupla çalışmış olmasına karşı duyduğum heyecanı bir kez daha hissettim. Bu noktada, ilginçtir ki bana ilham olan albümdeki Dervişan’ın yer almadığı ama birden fazla grubu buluşturmasıyla özel anlamı olan bir albümü incelemeye karar verdim: “Cem Karaca’nın Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar Ve Ferdy Klein’a Teşekkürleriyle”

Moğollar’dan Taner Öngür ve Cahit Berkay’ın, Murat Meriç’in Plak Dolabı programında o dönemlere dair anlattıklarını dinlemekte yarar var. O dönemlerde şarkılar, önce sahnelerde hayat bulup sonra da -genellikle- 45’likler halinde yayınlanırken 33’lük plaklar yani albümler de bu sürecin son aşaması olarak yayınlanıyormuş.[1] Bu albüm de belli noktalarıyla söz konusu örneğe dahil. Yani, yeni şarkılardan oluşan veya albüm konseptiyle hazırlanıp sunulan bir albümden değil, bir derlemeden söz ediyoruz.

✍🏻Erkin Can Seyhan

Albümdeki şarkı listesini sıralayalım:

1. Deniz Üstü Köpürür (Moğollar)

2. Bir Of Çeksem (Apaşlar)

3. Askoros Deresi (Kardaşlar)

4. Unut Beni (Ferdy Klein Orkestrası)

5. Hasan Kalesi (Kardaşlar)

6. Gel Gel (Moğollar)

7. Beyaz Atlı (Ferdy Klein Orkestrası)

8. Edalı Gelin (Moğollar)

9. Ay Karanlık (Ferdy Klein Orkestrası)

10. El Çek Tabip (Moğollar)

11. İhtiyar Oldum (Moğollar)

12. Obur Dünya (Moğollar)

Yazıyı okurken albümü dinlemek isteyeceğinize eminim. Buradan buyrun.

Albümün Kısa Hikayesi

Cem Karaca, Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar, Ferdy Klein Orkestrası | Cem Karaca’nın Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar Ve Ferdy Klein’a Teşekkürleriyle, YavuzPlak (1974)

Cem Karaca, müzik tarihimizin önemli isimlerinden biri olmaya başladığı 60’ların sonundan 1980’e kadar birçok önemli grupla çalışıyor ve günümüzde bile halen dinlenen efsanevi şarkıların büyük bir çoğunluğu o döneme dayanıyor. Cem Karaca’nın diskografisinin bu dönemini incelediğimizde Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar ve Dervişan grupları ön plana çıkıyor. Ferdy Klein Orkestrası ise Cem Karaca ve Apaşlar’ın Almanya’da müzik yaptıkları dönemde birlikte çalıştıkları bir ekip. Cem Karaca, bu dönemlerde her bir grup ile o kadar güzel çalışmalar yapıyor ki bunları birbiriyle kıyaslamak, gerekli olmamakla birlikte pek mümkün de değil. Moğollar’a karşı beslediğim derin sevgi bile beni bu karşılaştırmaya teşvik etmiyor. Bu derleme de aslında bütün bu çalışmaların birbirini ne kadar güzel tanımlayabileceğinin bir örneği. Kaldı ki bu albümün yayınlandığı 1974 yılında daha Cem Karaca ve Dervişan birlikteliği bile yaşanmamış. Daha bunun üzerine Tamirci ÇırağıBeni Siz Delirttiniz gibi parçalar ve Yoksulluk Kader Olamaz albümü gelecek… O dönemlere canlı şahit olanları kıskanmamak mümkün değil.

Bu dönemleri canlı yaşamamış olanlar olarak işimizi zorlaştıran, canını sıkan çok detay var. Bunların başında yapımcıların işkenceleri geliyor. 70’lerde kaydedilmiş bazı şarkıları daha sonradan getirildikleri halleriyle öyle hallerde dinleyebilirsiniz ki orijinalinden haberiniz dahi olmaz. Kendi kafasına göre kayıtlara enstrüman ekleyenler, mix-mastering adı altında şarkıları katledenler, güzelim albüm kapaklarını hiçe sayıp garip garip fotoğraflar, cıvık cıvık yazı tipleri kullananlar vs. uzar gider. Neyse ki müzikle bir süre haşır neşir olduktan sonra “Best Of” şeklindeki albümlere itibar edilmemesini kavramak kolaylaşıyor. Burada tabii ki bizim toplum olarak sürekliliği asla beceremeyişimizin ve iyi şeyleri muhafaza edebilme noksanlığımızın da rolü büyük. İstanbul’un güzelim eski yapılarını bile devasa led tabelalarla “süslerken” dönüp de 50 yıllık albümlerin kapaklarıyla uğraşacak değiliz. Daha sonralarda yeniden yayınlanan ve magazin gazetesi sayfalarından hallice kapaklarla satışa sunulan kasetlerde ya da CD’lerde yalnızca solistin isminin yazıp grubun ismini yazmamak da ayrı bir saygısızlık. O müziklerin ne emeklerle üretilip icra edildiğini görmezden gelme tavrının bu kadar açık belli edilmesi, epey rahatsız edici. İşte bu albümü yazmak isteme sebebim biraz da bu. Albümün ismi her şeyi açıklıyor. Sadece Cem Karaca’dan değil, bizden de teşekkürler… Tiradı burada sonlandırıp albümü konuşmaya devam edelim.

Albümü Özel Kılan Detaylar

1974 baskı plağın arka kapağı (Discogs)

Cem Karaca’nın ön plana çıkan özelliği, doğal olarak güçlü sesi ve yorumu. Ancak bunun, Cem Karaca’nın besteciliğini ve düzenleme konusundaki yeteneğini gölgede bırakmaması gerekir. Bu derlemede yer alan şarkılar arasında da üretim sürecine katkıda bulunduğu şahane parçalar var. Söz ve müziğin Cem Karaca’ya ait olduğu tek parça Gel Gel olmakla beraber Unut BeniAy Karanlık ve El Çek Tabip parçalarının harika müziklerini besteleyen de Cem Karaca’nın ta kendisi. Cem Karaca’nın şiir besteleme ve düzenleme konusundaki yeteneğini hepimiz biliyoruz. Tiyatrocu bir ailenin çocuğu olarak köklerinden beslenen Karaca, bazı şarkılarında bize adeta radyo tiyatrosu gibi bir atmosfer sunar. Sadece bu albüm özelinde değil. İhtarnameKerem GibiBeni Siz Delirttiniz gibi şarkıları dinlediğimde Cem Karaca’nın hayali bir görüntüsü zihnimde canlanmaya başlıyor. Cem Karaca’nın, yer aldığı müzik çalışmalarının edebi tarafını güçlendirmek için nasıl bir özen gösterdiğini Taner Öngür’ün, yine Murat Meriç’in programına, bu sefer tek başına konuk olduğu Plak Dolabı programında dinleyebilirsiniz.[2] Cem Karaca’nın sesine diyecek hiçbir şey yok ama o müthiş yorumunu oluşturan tek unsur sesi değil, aynı zamanda şairane ve tiyatral tavırlarıdır. Cem Karaca’nın bestelediği şiirler sayesinde lise son sınıfta şiir ezberleme zahmetinden kurtulup sınıfı geçmişliğim bile var ama bu ayrı bir muhabbetin konusu. Yine de kendisine büyük teşekkürler, saygılar… Albümü özel kılan diğer detaylara değinelim.

  • Zaman Tüneli Havası: Bu albümde yer almış grupları ve o grupları oluşturan müzisyenleri sıralamaya kalksak bir paragrafımızı alır. Ama genel olarak onlara saygımızı ifade etmekte yarar var. Bir kere şimdiye kadarki izlediklerimiz, okuduklarımız ve dinlediklerimiz bize Cem Karaca’nın ekip ruhuna sağladığı uyumu gösteriyor. Cem Karaca solist olmanın yanı sıra birlikte çalıştığı her grubun bir bireyi olmuş. Örneğin Cem Karaca ve Moğollar’ın yıllar sonra ortaya çıkan ve plak olarak basılan 2.2.1973 kaydında dinlediğimiz konuşmalar ve esprilerin hepsi Cem Karaca tarafından yazılmış ama bunlar adeta bir tiyatro metnindeki gibi dağıtılmış. Herkes kendi mizacına göre konuşuyor. Örneğin, kayıtta duyduğumuz esprilerin hemen hemen hepsi geçtiğimiz sene kaybettiğimiz Ayzer Danga tarafından dile getiriliyor. Çalıştığı insanları bu kadar iyi tanıması, esas işleri olan müziğin dışındaki konularda bile bu şekilde yansıyorsa şarkıların üretiminde ya da düzenlenmesinde kim bilir nasıl bir beyin fırtınası dönmüştür… Apaşlar, Kardaşlar ve Moğollar ile kayıtlarında her grubun kendine has üslubu ile ve doğal olarak her birinde farklı bir Cem Karaca ile karşılaşıyoruz. Cem Karaca’nın tabii ki sabit bir tavrı ve yorumu var ama ortaya çıkan eserlerde Cem Karaca, birlikte çalıştığı grubun bir parçası olarak yer alıyor ve o etkileşim sayesinde üretilen müzikler daha da anlam kazanıyor. Bu albümde de kabaca 60’ların son yıllarından 70’lerin ortasına kadar ortaya çıkan işleri dinlediğimizi düşününce nicel olarak çok dar ama nitelik ve derinlik olarak çok zengin bir zaman tünelini karşımızda buluyoruz. Kimi zaman Kardaşlar ile bir Karadeniz türküsü, kimi zaman Cahit Berkay’ın yaylı tamburuyla bir Bodrum türküsü dinlerken kimi zaman da Ferdy Klein Orkestrası ile tamamen batılı enstrümanlarla icra edilen bir Ahmed Arif şiiri dinliyoruz. Taner Öngür’ün deyimiyle nakaratı hard rock gibi olan Obur Dünya’nın sonunda Binali Selman’dan zurna solosu dinliyoruz. Taner Öngür’den bahsetmişken Edalı Gelin’deki bas melodilerine odaklanınca aldığım keyfi de buraya not düşmem lazım. İşin garibi, pek kolay fark edemesek de hepsinde farklı bir Cem Karaca dinliyoruz ama o, bunların hepsini o kadar güzel icra ediyor ki bu farklılık, kolaylıkla benimseyebildiğimiz bir zenginliğe dönüşüyor.
  • Ozanlara Saygı Duruşu: Albümde, sözleri önemli halk ozanlarına ait olan dört farklı parça bulunuyor: Dadaloğlu’ndan Hasan Kalesi, Erzurumlu Emrah’tan El Çek Tabip, Aşık Mahzuni Şerif’ten İhtiyar Oldum ve Muhlis Akarsu’dan Obur Dünya. Albümdeki diğer türküler ise anonim. Tabii Cem Karaca söz konusu olduğunda halk ozanlarının eserlerini yorumlamasının haber değeri bile yok. Ancak burada, lirik temanın ağırlıkta olduğu şiirleriyle ön plana çıkan Aşık Emrah bir yana; Dadaloğlu, Aşık Mahzuni ve Muhlis Akarsu’nun protest kimlikleriyle tanınan ozanlar olarak bir albümde buluşması hoş bir detay.
  • Obur Dünya ve Moğollar: Özellikle Obur Dünya’daki müthiş düzenleme ve performans için Cem Karaca, Cahit Berkay, Taner Öngür, Ayzer Danga ve Binali Selman’ın isimlerini teker teker yazıp hepsine saygılarımı iletmek istiyorum. Moğollar’ın ve Cem Karaca’nın birbirlerinden bağımsız çalışmalar bir yana; benim için “Cem Karaca & Moğollar” olgusunun en zirve parçası Obur Dünya. Her detayıyla müthiş bir kayıt; özellikle de nakaratındaki bas melodileriyle. Ayrıca yukarılarda bahsettiğim 2.2.1973 albümünün tamamını dinlerseniz bu derlemedeki parçaların hepsinin canlı performanslarını dinleyebilirsiniz. Bu kayıtlarda Deniz Üstü Köpürür de yaylı tambur ve çift vokal kaydıyla daha popüler olan versiyonuna oranla daha ilginç bir tınıya sahip. O albümün, her saniyesi ayrı kıymetli bir canlı albüm olarak 2016’da ortaya çıkmasından duymuş olduğum mutluluğu halen unutamıyorum. Saygıdeğer İzzet Öz’e teşekkür borçluyuz. Bu paragrafın sonunda, her ne kadar bir ayrım yapmak istemediğimi belirtmiş olsam da, Cem Karaca ve Moğollar birlikteliğinin bizim için Türk müzik tarihindeki en büyük şanslardan biri olduğunu söylemekte bir sakınca görmüyorum.

Kapanış

Bu hafta müzikle ilişkime yönelik güzel adımlar ve “yatırımlar” yaptığım güzel bir haftaydı. Bunun enerjisiyle Cem Karaca’nın böylesine bir albümü hakkında yazmış olduğum için de çok mutluyum. Albümdeki kayıtlara emeği geçmiş herkesi tek tek sayamadım ama aralarında ne mutlu ki şu sıralar halen sahnelerde olmaya devam eden sanatçılar var. Eğer bu yazı onlara ulaşırsa, hepsine teşekkür edip saygılarımı sunuyorum. Var olun!

Bu Albümün Nesi Güzel’den bu haftalık bu kadar. Eğer yazıyı beğendiyseniz Medium hesabımızı takip etmenin yanı sıra Twitter ve Instagram hesaplarımızı takibe alabilirsiniz. Ben Erkin, bu yazıyı sonuna kadar okuduğunuz için size teşekkür eder, müzik dolu bir hafta dilerim. Sevgiler, saygılar!

Dipnotlar

[1] Murat Meriç, Plak Dolabı (Moğollar) https://www.youtube.com/watch?v=VN8RGSju8dQ

[2] Murat Meriç, Plak Dolabı (Taner Öngür) https://www.youtube.com/watch?v=D8c6K9zmHNY

Erkin Can Seyhan

Gazeteci, müzik aşığı.