AlbümlerKült Albümler

Erkin Koray | Elektronik Türküler (1974)

Türkiye’nin müzik tarihinde üç büyük isim; Cem Karaca, Barış Manço ve Erkin Koray, tarz olarak yaygın bir kitle tarafından “Anadolu rock” kelimesine indirgenir. Üçünün müziğinin de Anadolu ve Rock kavramlarıyla ilişkisi var, bunu reddetmek imkansız ama aynı şekilde üçünün müziğinin de belli kırılma noktalarının da etkisiyle fazlasıyla dönüşüme uğradığı da bir gerçek. Bu üç ismi kendi başlarına bile belli bir tarzda konumlandırmak kolay değil. Eğer üçünü ortak bir noktada buluşturmam gerekirse benim tercihim, üçünün zirvesinin de 70’li yıllarda olduğunun altını çizmek olur. Bu da zaten genel olarak Türkiye’nin sosyal ve kültürel iklimi ile ilgili. Hem dünyada hem de memleketimizde bence en güzel albümlerin yapıldığı, bugünlerde “sentez” olarak tanımladığımız kavramın hakkının aşırı güçlü bir şekilde teslim edildiği 70’lerde; 30’lu yaşlarında bir Erkin Koray iseniz elbette ki harika işlere imza atacaksınız demektir. Anadolu rock ekolünde “Erkin Baba” olarak özel bir yere sahip olan Erkin Koray da bu dönemde yaptığı müzikle saykedelik rock, halk müziği ve hatta Elektronik Türküler albümü için hafif yoğunlukta da olsa arabesk motiflerini müziğinde buluşturuyor. Bu albümden sonraki yıllarda Fesuphanallah, Şaşkın, Cümbür Cemaat ve Estarabim gibi pek çok şarkıda arabesk motifleri daha da fark edilebilir bir noktaya ulaşıyor. Tabii bütün bunlarla birlikte ben değil Erkin Koray’ın, o dönem belli çalışmalarda birlikte de çaldıkları Orhan Gencebay’ın müziğinde bile, bizdeki algılanışı ile arabeskten ziyade Arap müziğine ait bazı malzemelerin kullanıldığı bir deneysellik ile karşılaştığımı, bu tarz parçaları bir dinleyici olarak böyle algıladığımı belirtmeliyim. Bunun sebebi de o şarkıları dinlerken lirik duygulardan ziyade müzikaliteye fazlasıyla yoğunlaşıp hayran kalmamla ilgili olabilir. Bu malzeme, iyi işlendiğinde ve yorumlandığında ortaya kaliteli işlerin çıkmasına yardımcı olabilen bir malzeme. Bu albümde de örneklerini görüyoruz. Şimdi albümü konuşmaya başlayalım.

Erkin Can Seyhan | erkin@nedenozel.com

İlk olarak albümün sıralı ve tam listesi:

1. Karlı Dağlar

2. Sır

3. Hele Yar

4. Korkulu Rüya

5. Yalnızlar Rıhtımı

6. Cemalim

7. İnat

8. Türkü

Spotify’da bu albüm yok ama şarkı sırasıyla, orijinal kapağıyla bu albümü liste olarak hazırlamış olan müzik gurmesi insanlar var. Dinlemek için buyrun!

Albümün Kısa Hikayesi

Erkin Koray | Elektronik Türküler (1974), Doğan Plak

Tüm zamanların en iyi yerli albümlerinden biri olarak kabul gören Elektronik Türküler, her ne kadar isminde ‘türkü’ kelimesini barındırsa da Erkin Koray’ın nev-i şahsına münhasır müzisyen kimliğinin temsili niteliğinde farklı esintilere sahip bir albüm. Zaten bu durum ilk parçadan itibaren de ortaya çıkıyor. Karlı Dağlar, isminden de belli ki bir türkü diye dinlemeye başlıyoruz ama şarkının belli bölümlerinde, ritim olarak arabeske doğru bir yatkınlık da söz konusu. Hatta yine Erkin Koray’ın, ilk versiyonunda Orhan Gencebay ile çaldığı Cümbür Cemaat’i andıran bir partisyon bile var. İkinci parça Sır’ı dinleyince, türküye ve arabeske ait belli formların saykedelik bir mizaçla buluştuğunu hissediyoruz. Hele Yar’ı dinleyince özellikle nakaratında bambaşka bir diyara gidip daha sonraki Korkulu Rüya’da klasikleşmiş soundtrack albümlerinden belli kesitleri andıran yine saykedelik ve gergin bir müzikle karşılaşıyoruz derken albümün geneli sürekli olarak dinleyicileri ters köşe edecek şekilde ilerliyor. Aralarda güzel sürprizlerle de karşılaşmıyor değiliz. Örneğin Türkü isimli parçanın ortalarında Özay Gönlüm’ün Elindedir Bağlama türküsünü andıran bir kesit var ki o bile kendi içinde farklı motifleri barındırıyor. Tam ortalarda ince oktavdan bir solo ile Kırşehir’in gülleri bitecekmiş gibi hissediyorsunuz, sonra yine Elindedir Bağlama’nın melodilerine geçiyor. Albümün kapanışı resmen progresif bir türkü ile gerçekleşiyor.

Bu fikri destekleyen referans da yine en sağlam yerden geldi. Burada neredeyse her hafta kitaplarını referans aldığım, bu blogu kurmamda en büyük esin kaynaklarımdan biri olan Derya Bengi’nin yine 70’leri anlatan kitabına yapılmış bir atıfı, albümü araştırırken bulduğum bir akademik çalışmada buldum. Meryem Betül Koçak’ın “Edebiyat ve Toplumsal Kültür İlişkileri Çerçevesinde Barış Manço’un Şarkı Sözleri” başlıklı yüksek lisans tezinde “1974 yılında yayımlanan Şaşkın ve Fesuphanallah’ın ardından, bu sefer Elektronik Türküler başlığıyla Koray’ın -gerçek anlamda- ilk 33’lüğü yayımlanır. Albümün ismi Elektronik Türküler olmasına rağmen gerçek anlamıyla türkü denilebilecek tek parça Cemalımdır. Oysa Koray, Ruhi Su’nun yorumladığı Nazım Hikmet şiirlerine de albümünde “türkü” demiştir. Bu durumun Koray’ın bakış açısından kaynaklandığı söylenebilir.”[1] ifadelerini kullanırken bu paragrafta Bengi’nin kitabına atıfta bulunuyor. Kitaptaki şu ifadeler ise çalışmada dipnot olarak geçilmiş:

“İşin gerçeği, albümdeki sekiz parça içinde resmi olarak ‘türkü’ sıfatına sahip tek bir parça vardı. O da ‘Cemalım’dı. Öte yandan Ruhi Su’nun önce ‘Kurtuluş Savaşı Destanından’ (1969) başlığıyla 45’likte, sonra da ‘Süvarinin Türküsü’ başlığıyla ‘Seferberlik Türküleri ve Kuvayi Milliye Destanı’ (1971) 33’lüğünde yorumladığı Nâzım Hikmet şiirinin Erkin Koray albümündeki adı sadece ‘Türkü’ydü. (…) Hey’den Cengiz Tünay’ın ‘Niçin bu kadar büyük ağırlık verdin?’ sorusuna yanıtı ise şöyleydi Erkin Koray’ın: ’Bu sözlerde ben tam anlamıyla bir ‘İnsan’ın ve de bir ‘Türk’ün seslenişini buldum: ‘Kapansın el kapıları bir daha açılmasın / yok edin insanın insana kulluğunu’ diyor Nâzım Hikmet. Açık ve seçik, hepimiz aynen böyle düşünmüyor muyuz? ‘Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / ve bir orman gibi kardeşçesine.’ Böylesine büyük bir felsefeyi iki mısra içine sığdırmış olmasına, insan hayran olmaktan kendini alamıyor. (…) ‘Türkü’nün finalindeki devamlı tekrarlar ve eko yardımıyla Bi-zim dost-lar, dost-lar-lar-lar şeklinde bitirilişi, Nâzım Hikmet’in kendine özgü şiir yazma tarzından esinlenerek, onun havasını sürdürmek ve yansıtmak amacıyla yaptım.”[2]

Derya Bengi’nin çok kıymetli bu araştırmasından yola çıkarak okuduğumuz Erkin Koray cümleleri, albümün temasını gayet açık biçimde ortaya koyuyor. Elektronik Türküler’i dinlediğimizde ‘Türkü’ kavramını merkeze alan ama etrafında hem doğu hem de batıya ait çeşitlemelerin toplandığı bir albümü dinliyoruz. Albümdeki tek türkü olan Cemalım bile elektogitar etkisiyle bir rock müzik formuna dönüşüyor.

Albümü Özel Kılan Detaylar

Normalde son haftalarda, yine memleketimiz için çok önemli albümlerden bahsetsem de ağırlıklı olarak albümlerin bendeki değerini kişisel bir dil ile anlatmaya ağırlık vermiştim. Ancak Elektronik Türküler, yine şahsi olarak da çok sevdiğim bir albüm olmasına rağmen Türkiye’nin müzik tarihinde o kadar özel bir yere sahip ki bu hafta biraz bu kanaldan gitmek istiyorum. Memlekette ne kadar saygı duyduğum müzik insanı varsa -ki müzik yazarları başta gelir- hemen hemen hepsinin bu albüm hakkında değerli anekdotlar paylaşmış olması ve bu albüme karşı duydukları saygı, albüme karşı doğrudan yaklaşımımın yanı sıra beni ayrı bir bağlamda heyecanlandırıyor. İşte albümü özel kılan detaylar…

Bütün Olarak İlk Erkin Koray Albümü: Elektronik Türküler, Erkin Koray’ın erken dönem 45’liklerinin buluştuğu Erkin Koray isimli 33’lükten sonra yayınlanıyor. Dolayısıyla Erkin Koray’ın başlı başına ilk albümü olarak tarihte yerini alan bu albüm, kendi başına bir konsepti barındırıyor. Yazının başında da bahsettiğimiz gibi muhtemelen Erkin Koray’a göre Elektronik Türküler kavramı böyle bir şey olsa gerek ki albümde genre olarak bambaşka bir bütünlük ile karşılaşıyoruz. İnsan böyle bir cümleyi gururla kuruyor ki bu albümü dinlediğimde Erkin Baba’yı ne memleketimizdeki kıymetli halk sanatçılarından ne de dünyadaki baba müzisyenlerden ayıramıyor, hepsini buluşturan ve hatta belki de dinlediklerine hepsini kendisine karşı imrendirecek bir müzikle karşılaşıyorum. Bunun ne kadar kıymetli olduğunu zaten sürekli vurguluyorum ama zaten uzun zamandır da fark ettiğim şey şudur ki belki de dünyaya bunu vurgulamaya gelmişim.

Zamanının Ötesinde Bir Konsept: Kıymetli müzik araştırmacısı Münir Tireli’nin deyişiyle “bugün bile aşılamayan bir albüm” olan Elektronik Türküler[3], bugün bile hayranlıkla dinlediğimiz bir albüm. O zamanı düşündüğümde aklım gidiyor. Bir de espriyle karşılık spekülatif bir varsayım ama ismindeki “Türküler” kelimesinden dolayı bu albümü satın alıp karşılaştığı şey karşısında dumur olmuş herhangi bir yurttaş var mıdır çok merak ediyorum. O dönemde hayatta olsaydım bu şanslı kişi ben olmak isterdim. Zira halk müziği ile etkileşim kurmuş birçok farklı grubu dinlerken bu duyguyu yaşamışlığım var. Doğrudan halk müziği dinlemek maksadıyla çok küçük yaşlarda bir şekilde keşfedip dinlediğim Derdiyoklar’dan tutun da Grup Çığ’a kadar… Hatta bunları ailedeki benden büyük türkü severlerin keşfedip bana aktardığını hatırlıyorum, müzik zevkimin esnek ve çeşitlemelere açık olmasını o günlere borçluyum belki… Ancak Erkin Koray ülkedeki saykedelik rock müziğinin zirvesindeki isimlerden biri olduğu için bu etkiyi ondan yaşamak bambaşkadır sanırım.

Popülaritenin Yatay Dağılımı: Maddeyi çok tuhaf bir şekilde başlıklandırdığımın farkındayım, yazıyı yazarken anlık bir espri olarak ortaya çıktı, belki literatüre gider. Tabii daha önce girmişse bilemiyorum… İKSV’nin genel direktörü Görgün Taner, Hürriyet Gazetesi’nde en iyi 100 yerli albümün konuşulduğu yazıda, Elektronik Türküler için ne demiş bir bakalım…

“Bu plağı Kadıköy Bahariye’de Minimo plakçısından, Manuk’tan almıştım. Sene 1975. ‘Şaşkın’, ‘Fesuphanallah’ sonrası Erkin Koray’dan nasıl bir şey çıkacağını kestiremiyordum. Eve gelip dinledim. Büyülendim. Albümde hit single yoktu. Belki ‘Cemalim’. Ama albüm bir bütün olarak baştan sona kendini dinletiyor, akıp gidiyordu. Tıpkı Pink Floyd ya da King Crimson albümleri gibi… Basta Ahmet Güvenç, davulda Sedat Avcı, ayrıca Ömer Faruk Tekbilek gibi müzisyenlerle, yani çok sağlam bir kadroyla ‘saykodelik’ bir Anadolu rock. ‘Elektronik Türküler’, daha sonraki kuşak müzisyenlerin gelişmelerine önderlik eden, Erkin Koray’ın en önemli albümüdür.”[4]

Albümde Cemalim haricinde hiçbir hit şarkı olmaması ve dolayısıyla bu albümü dinleyip seven insanların albümün geneline hakim olup bütün parçalara aşina olmasının yolunu açıyor. Eğer kişisel olarak herhangi bir parçaya özellikle takılmadıysanız bu albümdeki bütün parçalara kapı açtıysanız zaten bir yerden sonra bu albümü, albüm olarak dinleme bağımlılığına düşeceksiniz demektir. Böyle albümler çok kıymetlidir çünkü adeta parçalar arasında bir takım oyunu vardır. Parçaları tek tek değerlendirmek zor olduğu gibi zaten güzel olan da albümü bütün olarak değerlendirmektir. Bu tür albümlerde, Elektronik Türküler’de öyle bir örnek yok ama, ‘eh işte’ denilecek şarkılar bile güzel bir albümün içinde tolere edilebilecek bir noktaya gelir. Tabii bunun tam tersi eğer kötü bir albüm söz konusu ise aradan fırlayan bir iki hit şarkı, bence müziğe derinlemesine kıymet veren insanların gözünde o albümü kurtarmaz. Elektronik Türküler ise bu bütünlüğü ile zamanın ötesinde, memleket tarihine yerini yazdıran ve ülkedeki pek çok müzik insanında özel yere sahip olan ‘başlı başına’ bir albüm. Tıpkı Pink Floyd ya da King Crimson albümleri gibi…

Nazım Hikmet & Ruhi Su: Albümün son parçası Türkü, Ruhi Su’ya ait Nazım Hikmet yorumlarından dokular taşıyorken bu hem Türk halk müziği hem de Türkiye’nin muhalif damarı açısından önemli iki insanın Erkin Koray albümünde buluşması demek. Yukarıda alıntıladığım sözlerinde Erkin Koray’ın detaylıca açıkladığı Türkü’ye şahsi olarak da ayrıca değinip kendimce bu noktadan özel bir hayranlık beslediğimi ifade etmeliyim. Bu son maddeden de yola çıkarak size güzel bir yazı önermek istiyorum. Pasifagresif’te yazılmış olan Elektronik Türküler kritiğini okumak için buradan buyurmak serbest!

Emeğe Saygı Köşesi

Discogs’ta yer alan verilere göre albümdeki parçaların yazarları, icracılar ve prodüksiyonda emeği geçenler:

Kapanış

Türk müzik tarihindeki yüksek popülaritesi ve yaptığı müziğin ‘Anadolu rock’ kelimesine indirgenmesi nedeniyle derinliklerini araştırma konusunda gözümüzü kulağımızı tembel alıştırdığımız Erkin Baba’nın albümünü, final haftasının yoğunluğuyla bir hafta erteleyerek Babalar Günü’nden bir gün sonrasına denk getirmiş bulundum. Katkılarıyla, cesaretiyle ve yaratıcılığıyla müziğimizde her anlamda çığır açan Erkin Koray’a saygılarımızı, selamlarımızı iletiyoruz… Eğer bu güzel albüm ile şimdiye kadar yolunuz kesişmemiş ise bundan sonraki hayatınızda Elektronik Türküler’e gereken ihtimamı göstermenizi öneririm. Okuduğunuz için teşekkürler!

[1] KOÇAK, Meryem Betül, Edebiyat ve Toplumsal Kültür İlişkileri Çerçevesinde Barış Manço’nun Şarkı Sözleri, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Türk Dili Ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Dili Ve Edebiyatı Programı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2021.

[2] Bengi, Derya 70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük “Görecek günler var daha”, YKY Yayınları, İstanbul, Ocak 2020.

[3] http://muzik.stereomecmuasi.com/2011/09/erkin-koray-elektronik-turkuler-lp.html (Erişim: 20.06.2022)

[4] https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/keyif/turkiyenin-en-iyi-100-albumu-40434983 (Erişim: 20.06.2022)

Erkin Can Seyhan

Gazeteci, müzik aşığı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir