AlbümlerKült Albümler

Bulutsuzluk Özlemi | Uçtu Uçtu (1989)

Türkiye’de rock müziğin kökeni daha eskilere dayanıyor olsa da Bulutsuzluk Özlemi’nin rock müziğin babalarından biri olduğunu söylemek mümkün. 90’larda ve 2000’lerde kayıt imkanlarının da gelişmesiyle dönüşüm gösteren ve yeni nesil bir yerli rock kültürü inşa eden grupların öncülerinden olan Bulutsuzluk Özlemi, memleketimizin müzik kültürüne sağladığı katkıların yanı sıra değindiği toplumsal meseleler ile belleğimizin zenginleşmesine de önemli katkılar sağlamış bir grup. Halihazırda konserlerinde haykıra haykıra seslendirdiği şarkıların büyük bir çoğunluğunda toplumsal meseleleri, sınıf çelişkilerini, ayrımcılığı, çevre tahribatını, eğitim sorunlarını, demokrasi noksanlığını ve baskıları eleştiren Bulutsuzluk Özlemi’nin kült albümü Uçtu Uçtu da birçok yönüyle memleketimizin tarihine geçmiş bir albüm olarak kült niteliği taşıyor. Hazırsanız albümü konuşmaya başlayalım.

Erkin Can Seyhan | erkin@nedenozel.com

İlk olarak albümün şarkı listesi:

1. Gün Başlıyor

2. Lagara Lugara

3. Tepedeki Çimenlik

4. Evet Evet

5. Beynim Zonkluyor

6. Bayram Görüşmesi

7. Hiroşima

8. Acil Demokrasi

9. Şili’ye Özgürlük

10. Uçtu Uçtu

11. Sözlerimi Geri Alamam

Yazıyı okurken albümü dinlemek isterseniz tıklayınız.

Albümün Kısa Hikayesi

Bulutsuzluk Özlemi | Uçtu Uçtu (1989, Ada Müzik)

1986’da kurulan ve aynı yıl grubun ismini taşıyan ilk albümlerini yayınlayan Bulutsuzluk Özlemi’nin, her albümünde sevdiğim yönler bulunsa da, özellikle ilk albümü, Uçtu Uçtu’yu ve Yol’u birbirinden ayırmak benim açımdan çok zor. Tabii ilk albüm, hem Nejat Yavaşoğulları hem de ‘Grup Bulutsuzluk Özlemi’ albümü gibi bir niteliğe sahip. Discogs’ta Nejat Yavaşoğulları diskografisinde ‘Bulutsuzluk Özlemi’ ismiyle geçiyor, grubun diskografisinde de zaten debut albüm niteliğinde. Uçtu Uçtu ise Bulutsuzluk Özlemi’nin ikinci albümü olarak görünüyor. Hatta Cumhuriyet Gazetesi’nin arşivinde 1986 yılındaki kültür sanat ilanlarında Bulutsuzluk Özlemi’nın yer aldığı köşede “Nejat Yavaşoğulları dinletisi” ibaresini de görmek mümkün.

Kaynak: Cumhuriyet Arşiv
Kaynak: Cumhuriyet Arşiv

İlk albümde, “Grup Bulutsuzluk Özlemi” ya da tıpkı 70’lerdeki biçimde “Nejat Yavaşoğulları ve Grup Bulutsuzluk Özlemi” gibi bir anons söz konusu iken Uçtu Uçtu albümü, doğrudan Bulutsuzluk Özlemi ismiyle yayınlanıyor.

Kaynak: Tekin Deniz Twitter hesabı

Bu blog günün birinde geriye dönüp baktığınızda muhtemelen bu üç albümü de içeriyor olacak ama başlangıcı Uçtu Uçtu ile yapmak istedim. Bunu yapmamdaki motivasyon, 24 Haziran’da gittiğim İnti İllimani Historico konserinde haykırdığımız, Şili’ye Özgürlük şarkısından aşina olduğum “El Pueblo Unido, Jamas Sera Vercido!” sloganına ve memleket olarak duyduğumuz “Acil Demokrasi” hasretine dayanıyor. Son haftalarda hemen hemen her yazı, o haftadan bir şeylerle özdeşleşiyor. Bazen planlı, bazen rastlantısal bir şekilde üstelik. Mesela Elektronik Türküler albümünü konuşurken 24 Haziran, Erkin Baba’nın da doğum günüymüş, ben bunu bilmiyordum. Erkin Koray’ın doğum günü kutlu; ömrü uzun ve sağlıklı olsun… Ayrıca 25 Haziran’da da 2005 yılında kaybettiğimiz Kazım Koyuncu’yu andık. Şair Ceketli Çocuk’u bir de sizin huzurlarınızda saygı ve özlem ile andığımı belirtmiş olayım ve Bulutsuzluk Özlemi’nin Acil Demokrasi albümünü konuşmaya başlayalım.

Albümü Özel Kılan Detaylar

Bulutsuzluk Özlemi’nin Uçtu Uçtu albümünü özel kılan en temel şey, grubun bana ve birçok insana göre hem en güçlü hem de en politik parçalarının bir arada olmasıdır. İlk albüm ve Yol’un da bu anlamda çok güçlü yönleri var ama ne yalan söyleyeyim bir Bulutsuzluk Özlemi albümü yazmak istediğimde tercih yaparken Uçtu Uçtu konusunda hiçbir tereddüt yaşamadım. Geçtiğimiz ay Deep Purple konserinde bir an yaşadım. Setlisti bildiğim için klavye solodan sonra grubun bütün sevilen parçaları üst üste gelecekti ve tabiri caizse canımız çıkacaktı. Bu bir konser programı olduğu için bütün bilinen hitlerin sonlara bırakılması normal. Uçtu Uçtu albümünde ise bunun farklı bir versiyonunu hissediyorum. Belki kişisel ilgimden dolayıdır ama albümdeki sıralamayı göz önünde bulundurunca Hiroşima’dan başlayarak albümün sonuna kadar uzanan aralık, Bulutsuzluk Özlemi’nin en sevdiğim parçalarını buluşturuyor. Kapanış parçası Sözlerimi Geri Alamam, bu aralıktaki diğer şarkılardan biraz daha farklı. Tavır olarak da müzik olarak da daha içsel ve sakin bir parça ama böyle güçlü ve sert albümlerin kapanışlarının naif parçalar ile olması da ayrı bir şıklık. İşte albümü özel kılan detaylar:

Politik Anlamda Bir Başyapıt: Bu başlığa uyum sağlayan albümler ya da gruplar konusunda bütün zorluklara rağmen zengin bir ülkeyiz. Ancak Bulutsuzluk Özlemi, sol kökenli özgün müzik gruplarının ya da halk ozanlarının dışında bir örnek olarak kentli ve yerli bir rock tarzına sahip olduğu için özel bir yere sahip. Gruba yirminci yıl konserinde eşlik eden mor ve ötesi veya Duman üyelerinin Bulutsuzluk Özlemi hakkında sarf ettiği saygı dolu sözlere, grup üyelerinin sahnede Nejat Yavaşoğulları ile birlikte şarkıları söylerken gözlerinden ve seslerinden yansıyan heyecana bakınca bile Bulutsuzluk Özlemi’nin Türkçe rock ekolünde nasıl bir öncü olduğunu anlayabiliyoruz. Uçtu Uçtu albümündeki bazı şarkılar TRT denetimine takılıyor ve bu şarkıların Star TV’de bir programda çalınacağı zamanda Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan haber dikkat çekiyor:

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi

Bulutsuzluk Özlemi’nin eşlik etmesi en keyifli politik şarkılarından üç tanesi, bu albümü dinlediğimizde peşpeşe sıralanıyor. Acil Demokrasi, Şili’ye Özgürlük ve Uçtu Uçtu. Gelin bu şarkıları bir de teker teker konuşalım…

Şili’ye Özgürlük: Albümün en politik şarkılarından olan parça, 1973 Şili Darbesi’ne atıfta bulunuyor. Tam da İnti-İllimani dinledikten sonra yazdığım bu paragraf anlamlı. Çünkü, “El Pueblo Unido, Jamas Sera Vencido” sloganını ilk kez Şili’ye Özgürlük’ün 20. Yıl konserinde mor ve ötesi ile birlikte çalınan versiyonunda dinlemiştim. Şarkıyı güzel kılan en önemli durum ise düzenlemesi. Askeri bir darbeyi anlatan parça, tam da durumun hakkını verircesine sert asker adımlarını anımsatan bir ritim ile başlıyor. Şarkının uzunluğuna oranla yeterli gerilimi verebilecek uzunlukta devam eden bu ritim “Yıl 1973 ve 11 Eylül Perşembe; Saat 13’te TRT’de, Şili’de askeri darbe” sözleriyle buluşuyor. Bir müzikal edasında, tiyatral bir şekilde ilerleyen giriş bölümünde biz de darbenin ilk saatlerini hissedip ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Daha sonra sert bir nakarat, bu gergin ve alarmlı girişi takip ederken şarkının tavır olarak biraz daha sakinleştiği bölümde ise yaşanılanlarla yüzleşiliyor ve neler olup bittiği anlatılırken yakın tarihe ışık tutuluyor. Burada medya eleştirisi de yapılırken kamuoyunun yanlış bilgilendirildiği, Şili halkına verilen zararın çok daha derin olduğu anlatılıyor. Şarkının finali ise şu sözlerle söylenirken sloganlar tekrar tekrar haykırılıyor:

“Santiago stadında

Binlerce tutsak arasında

Şarkı söyler Victor Jara

İşkenceden ölene dek

‘Şili’ye Özgürlük’

‘El Pueblo unido

Jamas sera vencido’”

Uçtu Uçtu albümündeki versiyonuyla da 20.Yıl konser kaydıyla da dinleyenlere gerçek bir protest rock hissiyatı sunan ve isminin hakkını veren şarkı, yalnızca albümün değil Bulutsuzluk Özlemi’nin bütün yolculuğunun da önemli parçalarından biri. 2021’deki seçimlerde solcu Gabriel Boric’in Pinochet sempatizanı, aşırı sağcı Jose Antonio Kast’ı mağlup ederek başkan olduğu Şili’de Pinochet Anayasası’nın tarihe karışması için 4 Eylül’deki referandum beklenirken bu şarkının anlamı da böyle bir dönemde güncelliğini koruyor.

Acil Demokrasi: Sadece bu albümün ya da Bulutsuzluk Özlemi külliyatının değil, Türkçe rock tarihinin de en kült politik şarkılarından olan Acil Demokrasi, slogan niteliğindeki adı ile birlikte vurguladığı pek çok değer ile de güncelliğini koruyor. Nakarattan hemen evvel teker teker sayılan toplumsal sorunların bazıları günümüzde belki de daha derinleşmiş durumda. Tabii burada sıra sıra dizilen olgular, aradan geçen yıllarda yeniden şekillenmeye de devam ediyor. Nejat Yavaşoğulları, Gezi Parkı direnişinden sonraki yıllarda Acil Demokrasi’yi söylerken, şarkının ikinci kıtasında, albümden farklı olarak şu ifadeleri de kullanıyor:

“Medya görmez,

Medya söylemez,

Medya duymaz;

Ekranda penguenler”

Aradan geçen 33 yılda halen güncel bir talep olan “acil demokrasi” isteğimiz, umarım günün birinde nostaljik bir anlama kavuşur. Fakat yine de yolumuz uzun gibi görünüyor. Nejat Yavaşoğulları’nın sıraladığı problemler, belki yerini başka olgulara bırakır ama nakarata geldiğimizde daha uzun bir süre “acil demokrasi” diye haykırırız gibi görünüyor.

Uçtu Uçtu: Bu şarkı, benim lisenin ilk yılında keşfettiğim bir şarkıydı. İsmi ziyadesiyle ilgimi çekiyordu. Zaten o dönemlerde, son yıllardaki gibi uzun grup isimleri furyası da gün yüzüne çıkmamıştı ve yirmi yıldan fazladır ülkemizde müzik yapan Bulutsuzluk Özlemi’nin ismi bile ilk duyduğumuzda ilginç geliyordu. Böyle isme sahip bir şarkı dinlediğimde coşkulu bir şeyle karşılaşacağıma emindim ama bir o kadar da sert bir parça ile karşılaşmıştım. Şu sıralar çalıştığım gazetede sayfaların tashihleri için elime kalemi alıp sayfaları okumaya başladığımda insanların kira ve faturalardan sonra çocuklarına harçlık ayıramadığını, bir tane simit fiyatının bu şarkıyı keşfettiğim yıllardaki günlük harçlığımdan daha yüksek bir seviyeye geldiğini ve belki de canımı en çok yakan, yaşadığım semtin yakınlarındaki ormanların, arazilerin birer birer imara açıldığını ve talan edildiğini okuyorum. Aklıma Uçtu Uçtu’nun şu sözleri geliyor:

“Cep delik, cepken delik.

Cebimde yok bir metelik “bazen”

Beton yeşili deliyordu;

Deliriyordum, çok yoruyordu.”

Aklımı kafatasımda tutmakta zorlanıyorum…

Emeğe Saygı Köşesi

Bulutsuzluk Özlemi’nin Uçtu Uçtu albümü, 1987 yılında kaydedilmeye başladıktan sonra 1989 yılında Ada Müzik etiketiyle yayınlanıyor. Zaten Bülent Ortaçgil, Dr. Skull ve Bulutsuzluk Özlemi başta olmak üzere çok sayıda sanatçının buluştuğu Ada Müzik’e karşı da, tıpkı Tülay German yazısında uzunca değindiğim Kalan Müzik gibi yoğun bir sempati besliyorum. Bulutsuzluk Özlemi’nin albümdeki şarkıları, vokali ve gitarıyla albüme katkı sağlayan Nejat Yavaşoğulları tarafından yazılmış. Albümün davulları Filip Sümbülkaya, tuşluları Sina Koloğlu ve solo gitarları ise Akın Eldes’in emeği ile hayat bulurken baslarda Kanöz Ozan ismini görüyoruz. Ayrıca Lagara Lugara ve Şili’ye Özgürlük’ün bas gitarlarında Aykut Gürel’in; Gün Başlıyor ve Evet Evet’in bas gitarlarında ve perdesiz baslarında da İsmail Soyberk’in imzası yer alıyor. Tepedeki Çimenlik’te duyduğumuz alto saksafonlar Richard Hamer ve Tahsin Ünüvar’ın icrasıyla kulaklarımızın pasını silerken Şili’ye Özgürlük’ün perküsyonları ise Cengiz Teoman’ın emeği ile albümde yer alıyor. Albümdeki back vokallerde Ayşe Tütüncü, Onur Toparlak ve Sumru Ağıryürüyen gibi isimler var. Albümün yapım sürecinde Aykut Gürel ile birlikte kayıtlarda Marko Enzo, mikslerde de Uğur Başar katkı sağlarken fotoğraflar ise Altan Tunk’a ait. Albümün kült kapak tasarımı ise Bedri Baykam’a ait. Hepsinin emeğine teşekkürler…

Kapanış

Benim çocukluğumdan beri, büyüklerimde görüp de örnek aldığım ve müzik çatısı altında değer verdiğim iki önemli anahtar kelime ‘rock’ ve ‘muhalif’ ki bu ikisi zaten birbirini tamamlayan değerler. Yine de bu değerleri etkili ve istikrarlı bir biçimde buluşturmaya devam etmek bizim memleketimizde zor bir iş. Bulutsuzluk Özlemi ise bunun hakkını vermeye, ben ve akranlarım daha ortada yokken vermeye başlamış bir grup olarak bugünkü aktif gruplar arasında halen çizgisini koruyor. Nejat Yavaşoğulları’nın kendine has tarzı ve kendilerini keşfetmeme vesile olmuş 20. Yıl konser kayıtları ile gönlümde büyük yer etmiş bu grup, memlekette ilhamımızı bir müzik grubundan alacaksak, şaşmayan pusulamız olarak sahnelerde olmaya devam diyor. Müziklerindeki güçlü sound, öyle sözlerle birleşiyor ki Bulutsuzluk Özlemi’nin sosyal ve politik gerçekliklere dayanan bütün şarkılarında, daha duyarlı ve bilinçli bir yurttaş olmak için peşine düşmemiz gereken birçok değerden söz ediliyor. Sadece Uçtu Uçtu albümü ile değil bütün külliyatıyla Türkiye’deki her yaştan rock dinleyicisini etkilemiş oldukları aşikar.

2015’te Kazım Koyuncu’yu andığımız bir Halkevleri etkinliğinde son şarkılarını çalıp sahneden inerken Nejat Yavaşoğulları, biz dinleyicilere teşekkür edip, yanlış hatırlamıyorsam “İyi ki varsınız Türkiye’nin aydınlık insanları!” minvalinde bir haykırış ile sahneyi alkışlarla terk etmişti. Bu yazının sonunda da aynı duygu ve düşünceleri, ben kendilerine iletiyorum.

Bu Albümün Nesi Güzel’den bu haftalık bu kadar. Eğer beğendiyseniz Medium hesabımızı takip etmenin yanı sıra podcastimizi takip etmek için Spotify, bültenimize abone olmak için Revue ve sosyal medya hesaplarımızı takip etmek için Twitter ve Instagram hesaplarımızı da takibe alabilirsiniz. Okuduğunuz için çok teşekkürler, haftaya görüşmek üzere…

Erkin Can Seyhan

Gazeteci, müzik aşığı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir