AlbümlerKült Albümler

Bülent Ortaçgil & Fikret Kızılok | Pencere Önü Çiçeği (1986)

Selam. İkinci haftanın albümü pek tabii ki Türkiye’nin kült albümleri arasında yer alan Pencere Önü Çiçeği. Türk müziğinin usta isimleri Bülent Ortaçgil ve Fikret Kızılok’un başrolünde olduğu albüm; şarkı sözleriyle, melodileriyle, konuk isimleriyle ve hatta yapımcı kurumu ile birlikte pek çok güzel detayı bir araya getiriyor.

Erkin Can Seyhan | erkin@nedenozel.com

Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil

📅 12 Eylül’den sonraki yıllarda, 1980’lerin ortalarında hayatımıza giren bu kült albüm, hem duygusal hem de eleştirel şarkıları buluşturan ve memleketimizin belleğine derinlemesine işlenen bir miras niteliği taşıyor.

İlk olarak Pencere Önü Çiçeği’ndeki şarkıları sıralayalım:

1. Olmasın Varsın

2. Değirmenler

3. Güneş Aynasında

4. Uyusun Da Büyüsün

5. Bir Nihavend Yalnızlık

6. Pencere Önü Çiçeği

7. Entellektüel

8. Şarkıdaki Maymun

Yazıyı okurken albümü de dinlemek isterseniz sizi şöyle davet edelim.

Albümün Kısa Hikayesi

Fikret Kızılok & Bülent Ortaçgil, Pencere Önü Çiçeği (1986), Çekirdek Sanatevi (İlk olarak kaset formatında basılmıştı. Görsel, sonradan Piccatura tarafından basılan CD’nin görseli)

Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil’in, bir hayli ses getirmiş olan ve günümüzde bile sevilerek dinlenilen çok sayıda solo çalışması var. Ancak, bana soracak olursanız ikisi de en özel albümlerini yapmak için birbirini bulmuşlar gibi. Öyle ki, Bülent Ortaçgil konserlerinin günümüzde dahi en sevilen şarkıları arasında yer alan Değirmenler ve Pencere Önü Çiçeği bu albümde yer alıyor.

Pencere Önü Çiçeği, memleketimizin derin bir değişim yoğunluğu içinde olduğu o dönemlerde, 1986 yılında Çekirdek Sanatevi tarafından yayınlanıyor.[1] Bu detay önemli çünkü Çekirdek Sanat Evi, 1982 yılında Kızılok ve Ortaçgil tarafından kurulan bir bağımsız sanat kuruluşudur. Kadıköy’de kurulan ve 1989’a kadar çalışmalarını sürdüren Çekirdek Sanat Evi, bu kısa dönemde o kadar çok “underrated” eserin ortaya çıktığı yer olmuştur ki artık var olmaması, 1995 yılında doğan benim canımı, bugün bile sıkmaktadır. Pencere Önü Çiçeği ise Çekirdek Sanatevi tarafından yayınlanan ilk bandrollü eserlerden biri. Konuyla daha detaylı bilgileri, Müzik Tarihçisi Murat Meriç’in Bülent Ortaçgil ile 2008 yılında Radikal’de gerçekleştirdiği röportajı okuyarak da öğrenebilirsiniz.[2]

Albümü Özel Kılan Detaylar

Albümü olumlu anlamda özel kılan farklı detayları sıralamadan evvel canımı sıkan bir hususa değineyim. 1986 yılında artık plakların yerini kasetlerin almış olduğunu varsayarsak bu normal bir durum ama yine de Pencere Önü Çiçeği’nin bir plağının olmaması bana büyük bir eksiklik gibi geliyor. Üstelik 2010’lu yıllarda plakların yeniden popüler hale gelmesi ve eskilerde yayınlanıp kült olmuş pek çok albümün plak formatında yayınlanması, bu eksikliği benim gözümde daha da büyütmüş olabilir. Örneğin Bülent Ortaçgil’in de solo albümlerinden bazıları, Rainbow45 Records tarafından yeniden basıldı ama tabii ki Pencere Önü Çiçeği’nin telif haklarının, günümüzde hangi şirkete ait olduğu da burada önemli bir detay. Bunu da araştırdığımda Piccatura adlı şirketin, albümün telif haklarına sahip olduğunu gördüm. Tabii Müzik Yazarı Murat Beşer’in yazısından anladığımız üzere bu şirket de birkaç yıl önce kapanmak durumunda kalıyor.[3] Fakat yine de Rainbow45 Records tarafından basılan Bülent Ortagçil ve Pinhani plaklarının da Discogs’a göre Piccatura’ya bağlı olması aklımı kurcalıyor.[4] Madem Bülent Ortaçgil’in albümleri basıldı da o halde bu albüm niye basılmadı? Bunu ayrıca araştırmam gerekiyor sanırım. Şimdi biraz da albümdeki hoş detaylara değinelim. İşte albümü özel kılan detaylar:

Erkan Oğur, Mustafa Kaynakçı (Piccatura’nın Sahibi), Bülent Ortaçgil

· Bülent Ecevit’in Şiiri: 1960’ların sonuna doğru Cumhuriyet Halk Partisi’nin benimsediği “Ortanın Solu” mottosunun en önemli temsilcilerinden biri olan ve 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı’ndaki rolü ile hatırlanan Eski Başbakan ve CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, politik kişiliğinin yanı sıra entelektüel kişiliği ile de bildiğimiz bir isim. Ecevit’in düşünce dünyasından memleket hafızasına sunduğu eserler arasında şiirleri de yer alıyor. Şiir kitaplarının girişinde “Niçin Şiir?” başlıklı bir yazı ile şiir yazma motivasyonunu özetleyen Ecevit, şu ifadeleri kullanıyor:

“Benim için şiir yazmak –özellikle siyasete girdiğimden beri– bir iletişim aracı bir düşünce açıklama yolu değil bir düşünme yöntemidir. İngiliz ozanı A.E. Housman ‘şiir söylenen şey değildir söyleyiş biçimidir’ der. Söyleyişle düşünüş arasındaki bağlantı göz önünde tutulursa şiir için ‘düşünülen şey değil düşünüş biçimidir’ de denebilir.”[5]

Madem ki şiir bir düşünüş biçimi, bestelenen şiirlerde de en az içerik kadar biçimi önemsemekte yarar var. Bu bağlamda bize sunulmuş olan harika eserlerden birisi, Pencere Önü Çiçeği albümünün giriş parçası olarak bizi karşılıyor. Fikret Kızılok’un söylediği Olmasın Varsın, sözlerini Bülent Ecevit’in Türk-Yunan Şiiri’nden alıyor. Bu şiir, 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı öncesinde Meclis’te yaşanan çeşitli polemiklerin de odağında yer almış. Bülent Ecevit, meseleyi şöyle anlatıyor:

“ben bu şiiri Londra’da genç yaşımda yazmıştım birinci şiir kitabımda bu şiirin altında 1947 tarihi yazılıydı fakat daha sonra Elele Büyüttük Sevgiyi adlı ikinci kitabımda aynı şiirin altında 1947 tarihi yerine 1974 tarihi yer almıştı iki tarih de doğru idi neden doğru olduğunu açıklamam gerekir ben 1974’de başbakanken 3 temmuz 1974’de bir muhalefet partisi sözcüsü aleyhimizde genel görüşme isteminde bulundu bu genel görüşmede muhalefet Kıbrıs ve Ege konusuna ağırlık verdi o arada genel görüşmeyi açtıran muhalefet partisinin sözcüsü bana ağır bir ithamda bulundu Türk-Yunan kardeşliğinden söz eden bir başbakanın ulusal ilişkiler konusunda gereken duyarlılığı gösteremeyeceğini ileri sürdü fakat ben gençlik dönemimde yazdığım şiirin altına o zaman da hiç duraksamadan imzamı atabileceğimi söyledim ve sözümü yerine getirdim tbmm’deki bu görüşmeden birkaç gün sonra da başında bulunduğum hükümetin aldığı kararla Kuzey Kıbrıs’ta Barış Harekatı gerçekleşti şimdiden o sayede bütün Kıbrıs’ta hem barış hem de demokrasi yerleşti üstelik Yunanistan’da yıllarca süren koyu dikta yönetimi de Barış Harekatı’nın ertesi günü sona erdi henüz iki komşu ülke arasında yeterince sağlıklı siyasal ilişkiler kurulamamıştır ama iki komşu ülkenin halkları arasında dostluk ve insani ve kültürel ilişkiler giderek gelişmektedir Kıbrıs’a da bu sayede huzur ve barış gelmiştir.”[6]

Bach Sonatı’nı seslendiren Fikret Kızılok ve onu dinleyen Bülent Ecevit (TRT, Sözüm Meclisten Dışarı, 1975)

Bülent Ecevit üzerine özellikle 1970’lerden günümüze gelen çok sayıda anekdottan yalnızca bir tanesi olan bu anısına konu olan şiiri, Fikret Kızılok tarafından bestelenerek hem siyasi hem de kültürel geçmişimizden bir hatıra olarak günümüzle kucaklaşmış oluyor.

Fikret Kızılok’un Bülent Ecevit ile ilişkisi, yalnızca bu albüm özelinde söz edilebilecek bir durum değil. Kızılok, Ecevit’in 1953 yılında yazdığı Bach Sonatı’nı da bestelemiş. Hatta Fikret Kızılok, bu şarkıyı söylerken Rahşan Ecevit ile Bülent Ecevit’in de dinleyici olarak yer aldığı bir video var. Dileyenler buradan izleyebilir.

· Erkan Oğur Etkisi: Günümüzde Bülent Ortaçgil’i sıkı takip edenlerin şaşırmayacağı üzere Erkan Oğur’un bu albüme çok değerli katkıları bulunuyor. Çekirdek Sanatevi bünyesinde çok değerli kayıtlar ve dinletiler sergileyen Erkan Oğur; Pencere Önü Çiçeği’ne perdesiz gitar, elektrogitar ve perdesiz bas gitar ile katkı sağlamış. Şarkıların hemen hemen hepsinde Erkan Oğur’un dokunuşlarını hissetmek mümkün. Değirmenler ve Pencere Önü Çiçeği şarkılarının sololarını ne kadar harika icra ettiğini, Bülent Ortaçgil’in farklı solo kayıtlarında ve konser kayıtlarında da hissetmek mümkün zaten. Ama bu albüm özelinde özellikle Bir Nihavend Yalnızlık’taki Erkan Oğur dokunuşlarını çok beğendiğimi belirtmeliyim. Zaten albümün de en sevdiğim şarkısıdır; yeri gelmişken…

Erkan Oğur

· Çarpıcı Şarkı Sözleri: Pencere Önü Çiçeği, kendi adını verdiği şarkıyla birlikte Değirmenler ve Güneş Aynasında gibi lirik yönü güçlü şarkıların yanı sıra eleştirel yönü kuvvetli şarkılar ile de kült olmuş bir albüm. Benim için bu tarafını konuşmak daha keyifli olduğu için biraz değinmek istiyorum.

Bu şarkılardan ilki, Uyusun Da Büyüsün, tekerleme gibi akan sözleri ve hiciv yüklü güçlü mizahıyla benim en sevdiğim şarkılardan biri. Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil’in birlikte yazıp bestelediği şarkı, 1980’lerdeki Türkiye’yi ve dönemin popüler kültürünü düşündüğümüzde aklımıza gelebilecek çok sayıda kelimeyi bir araya getirerek hem eğlenceli hem de dinlerken içimizi soğutan türden bir şarkı yapmışlar. Danalar halen bostanda, korkarım ki kovalamaya mecalimiz de yok.

İlgi çekici sözlere sahip bir diğer şarkı da, ezberlenmesi asla mümkün olmayan ve defalarca kez dinlense dahi sözlerini anlamak için ciddi uğraş gerektiren EntelektüelŞarkının sözlerinden tek bir ana fikir ya da mesaj çıkarmak çok zor. Zaten gereksiz de. Ama en azından benim bir dinleyici olarak kendimce çıkardığım mesajlardan biri, günümüzde de çok sık yaşadığımız bir durum olarak, kavramlar arasında boğularak birbirimizle boğuşmamız ve burada kendimizi gerek beylik laflarla gerekse de derin sözlerle ifade etmeye çalışmamız ama asla bir yere varamayışımız gibi durumlara karşı bir tür eleştiri. Tabii bu tamamen benim kişisel çıkarımım.

Pencere Önü Çiçeği’ni yayınlayan Çekirdek Yayınevi’nin yayınladığı kasetler. (Atlas Tarih, Ağustos-Eylül 2021, S.113)

Albümün kapanış şarkısı Şarkıdaki MaymunSözlerini Fikret Kızılok’un yazdığı ve Ajda Pekkan üzerinden Türkiye’deki pop kültürünü eleştirdiği bir şarkı. Fikret Kızılok’un müziği ve mizacı ne kadar nazik bir tona sahipse şarkı sözleri de bununla ters orantılı olarak sert bir eleştiri taşıyor. Ajda Pekkan’ın, bir aranjman olan, Bir Günah Gibi şarkısına da gönderme yapan şarkı, başından sonuna kadar protest bir tavırla ilerliyor. Bu yazıyı yazarken şarkı hakkında daha detaylı bilgilere ulaşmak için yaptığım araştırmalar sırasında, şarkıdan uzun uzun söz eden bir akademik çalışmaya rastladığım için çok mutluyum. Ozan Eren’in “Türkiye’de 1960’larda Müzik Alanı ve Protest Müziğin İlk Nüveleri: Anadolu Pop Akımı” başlıklı araştırma makalesindeki dipnotlar bile Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil’in sanatçı kişiliğini ve bu şarkıyı çok iyi özetliyor:

“Atillâ Dorsay Fikret Kızılok’u Bülent Ortaçgil’le birlikte “Türk usulü protestin iki büyük ismi” olarak değerlendirmektedir (bkz. Dorsay, 2003, s. 297–298).[7]” [8]

“Aranjman kültürünü eleştiren ve sanatın üretkenlik olmadan düşünülemeyeceğini belirten sanatçı Fikret Kızılok, 1980’lerde yayımlanan, Pekkan için yazdığı Şarkıdaki Maymun adlı şarkısında hem Pekkan’ı, hem de dönemim aranjman kültürünü eleştirir. Şarkının sözlerinin bir kısmı şöyledir: ‘Kim takardı seni Paris’te, Londra’da; ya da gerçek bir sanatta? Bir tek zeytin dalı mı taşıdın yurdundan, biraz zahmet edip oralara?’”
[9]

Pencere Önü Çiçeği’nin kasedi (Discogs)

Kapanış

Bu Albümün Nesi Güzel’in bu haftaki incelemesi burada son buluyor. Eğer beğendiyseniz Medium hesabımızı takip etmenin yanı sıra Twitter ve Instagram hesaplarımızı da takibe alabilirsiniz. Ben Erkin, bu yazıyı sonuna kadar okuduğunuz için size teşekkür ediyor, müzik dolu bir hafta diliyorum.

Dipnotlar

[1] https://www.discogs.com/release/15505482-Fikret-K%C4%B1z%C4%B1lok-B%C3%BClent-Orta%C3%A7gil-Pencere-%C3%96n%C3%BC-%C3%87i%C3%A7e%C4%9Fi

[2] http://www.radikal.com.tr/hayat/cekirdekin-faydalari-904034/

[3] https://haber.sol.org.tr/yazarlar/murat-beser/piccatura-mustafa-abi-145765

[4] https://www.discogs.com/label/222149-Piccatura

[5] Bülent Ecevit. Şiirler — Şiir Çevirileri, Yazın ve Sanat Yazıları, “Ankara: Ajans Türk Yayıncılık, 1976”, 5.

[6] Bülent Ecevit. Bir Şeyler Olacak Yarın — Tüm Şiirler, “İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2009”, 109–110.

[7] Dorsay, A. (2003). Ne şurup şeker şarkılardı onlar (3. basım). İstanbul: Remzi Kitabevi.

[8] Eren, O. (2018). Türkiye’de 1960’larda Müzik Alanı ve Protest Müziğin İlk Nüveleri: Anadolu Pop Akımı . İstanbul University Journal of Sociology , 38 (1) , 145.

[9] Eren, O. (2018). Türkiye’de 1960’larda Müzik Alanı ve Protest Müziğin İlk Nüveleri: Anadolu Pop Akımı . İstanbul University Journal of Sociology , 38 (1) , 146.

Erkin Can Seyhan

Gazeteci, müzik aşığı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir