AlbümlerKült Albümler

Ayyuka | Ayyuka (2007)

Son haftalarda yeni yazının konusunu belirlerken ilhamımı yakın zamanda yaşadıklarımdan almaya devam ediyorum. Bu hafta, 21 Nisan akşamı Müze Gazhane’de dinlediğim efsanevi Ayyuka konserinin etkisiyle, yıllardan beridir çok sevdiğim grubun kendi ismini taşıyan ilk albümü hakkında kelam edeceğim. Tabii öncelikle biraz konseri anlatayım.

Müze Gazhane’de daha önce Kerem Görsev TrioPentagram ve Peyk gibi çok sevdiğim grupları dinleme ayrıcalığını yaşamıştım ama “Yerin Altında” konsepti ile düzenlenen konserlere hiç gitmemiştim; Ayyuka ilk oldu. Ayrıca bu konserde yanımda olan arkadaşlarım da konseri özel kılan olgular arasındaydılar. Bu arkadaşlarım arasında, Ayyuka’yı tanımasına vesile olduğum ve özellikle çok sevdiğim ilk albümden parçaları, sürekli olarak kendileri ile paylaştığım insanlar vardı. Durum böyle olunca zaten büyük bir heyecanla gittiğimiz konser, Müze Gazhane otoparkının harika atmosferi ile daha da heyecanlı bir beklenti yaratmaya başladı. Bu bir albüm yazısı olduğu için konsere dair detayları uzatmayacağım ama Ayyuka sahneye çıktığı andan başlayarak konserin sonuna kadar öyle bir performans gösterdi ki benim gibi çoğu konserde yorulabilen biri bile konserin bitmesini istemedi. Grubun Karşılama adındaki parçasını çaldığı sırada mekan personeli ablalardan birinin karşımıza geçip de “Çocuklar bu Giresun Karşılaması!” diyerek oynamaya başlaması ise konserin kült anlarından biriydi. Büyük şehirde memleketlisi ile karşılaşmış gibi oldu ablamız. Bu arada Giresun Karşılaması’nı ben de Shazam edasıyla sezdim zira daha evvel Ayyuka’dan dinlememiş olsam da aynı müziği Erdal Erzincan ve Asia Minor Ezgiler albümünde Ali Kazım Akdağ ve Eren Demir tarafından yorumlanan icraları ile çok severim. Zaten bu konser, son zamanlarda nispeten az dinlediğim grubun son albümü Maslak Halayı ile tanışmama da vesile olduMaslak HalayıYukadans ve FM hariç hiçbir parçayı daha evvel dinlememiştim ama konserden sonra albüme öyle bir sardım ki onu da önermeden geçemeyeceğim.

Ayyuka, 21.04.2022, Müze Gazhane | Fotoğraf: Erkin Can Seyhan

Ben Ayyuka’yı o kadar seviyorum ki 2016 yılının başlarında güncel olmayan ilk müzik yazımı kendileri hakkında yazmıştım. Ancak yazının yayınlandığı sitenin bakıma girdikten sonra eski yazıları uçurmuş olması, “Eskişehir’den Yükselen Deneysellik ve Yaratıcılık” başlıklı yazımı da tarihin tozlu sayfalarına göndermiş bulundu. Elimde çok ciddi bir dijital arşiv olmasına rağmen o yazıyı henüz bulamadım ama aradan geçen yıllardan sonra belki bu sefer duygularımı daha güçlü bir şekilde anlatabilirim. Bu cümleden sonra okuyacağınız satırları tamamen bu motivasyonla yazdım. Keyifli okumalar…

İlk olarak her zamanki gibi albümdeki parçaları sıralayalım:

1. Hamam Sefası

2. Toz Bulutu

3. Takınak

4. Aksi

5. Azgın Çengi

6. Ağlama

7. Hayat Derde Bandı Beni

8. Dünya Hali

9. Çifte Yarası

10. Ümitsiz Aşk (Orhan Gencebay)

11. Unutursam

12. Havada Bir Hinlik Var

13. Sapasağlam

14. Çaça

Yazıyı okurken albümü dinlemek isteyenler için bağlantımız şurada dursun.

Albümün Kısa Hikayesi

Ayyuka, Ayyuka (2007, Voltaj)

Ayyuka, halihazırda dört stüdyo albümüne sahip olmakla birlikte bütün bunlardan önce 2004 yılında ilk iki albümden bazı şarkıların da yer aldığı bir demo yayınlamıştı. Bu demo kayıtlar arasında Ayyuka isimli çıkış albümünden Hamam SefasıToz BulutuAzgın ÇengiÇifte Yarası ve Orhan Gencebay coverı olarak icra edilen Ümitsiz Aşk yer alıyor. Parçaları dinlemeniz için eklediğim bağlantılar, çok sevdiğim arkadaşım Onat Hafız’ın Youtube kanalına gidiyor. Kendisi harika bir arşivcidir, ona da selam olsun!

2007 yılında Voltaj etiketiyle yayınlanan Ayyuka albümü ise sound olarak 2004’teki demoya oranla çok daha güçlü bir niteliğe sahip. Özellikle gitar tonları ve motifleri, çok da zahmete girmeden Türk işi saykodelik rock açıklarında gezindiğimizi hissetmemize yardımcı oluyor. Yanık sololar, makamlar, gizemli geçişler ve vokal tonları… Memleketimizin rock müziğini zenginleştiren birçok detayı bu albümde dinleyebiliyoruz. Ben Ayyuka’yı yanılmıyorsam 2013’te keşfetmiştim ama bu albümü dinleyince 2007 yılını ve hatta genel olarak 2000’leri özlüyorum. Çünkü o zamanlar internet kullanma deneyimim bir hayli zayıf olduğu için anaakımdan yeraltına geçişi sağlamam kolay olmuyordu. Arada sırada sağdan soldan duyduğum ama bir türlü tam olarak aşina olamadığım isimler de memleketimiz müziğinin aslında bildiğimizden çok daha derin sulara sahip olduğunu hissettirerek günün birinde bir dinleyici olarak o derinliklere kavuşabilme umudumu hissettiriyordu. 2013’te Gezi Parkı ruhunun yarattığı duygular ile bildiklerimizin, duyduklarımızın ve okuduklarımızın bize yetmediği zamanlarda keşfettiğim en güzel şeylerden biriydi Ayyuka. Bu yüzden, şahsi görüşüm, grubun çıkış yaptığı albüm, zamanla dönüşerek başka formlara bürünen yolculuklarının ilk büyük adımı olarak son derece kıymetli.

Albümü Özel Kılan Detaylar

Ayyuka

2000’li yılları farklı bağlamlarda özleyen çok insan var. Siyasi, ekonomik, kültürel ve spor gibi pek çok detay ayrı ayrı incelenebilir. Ben bu dönemde 5 ile 15 yaş aralığını yaşamış biri olarak spor ve müzikle fazlasıyla ilgiliydim. Diğer konulara değinmiyorum zira Türkiye’nin siyasi olarak yakın geçmişte özlenecek herhangi bir dönemi var mı emin değilim. Esas ön plana çıkan konu ise Türk rock müziğinin içerik ve sound olarak zenginleşmesiydi. Bu dönem ismini yeni duyduğumuz pek çok grup, 2010’larda ve halihazırda ismini daha çok duyduğumuz gruplar oldu. Ayyuka da, ben biraz geç tanışmış olsam da bu örneklerden biri olarak özel bir yere sahip. Ayyuka’nın ilk albümü, kendi içinde bir külliyat sunuyor. Eski bir arabesk şarkısının yeniden yorumlanması, makamlarla işlenen enstrümantal parçalar, doyurucu gitar soloları, kirli ve mistik bir vokal tarzı vs. derken sıradan bir Türkçe Rock albümünden çok daha katmerli bir albüm ile karşılaşıyoruz. Buna 2016 yılında yazdığım yazıda, toy davranarak “yaratıcılık” demişim ama bu albüm, zaten her türlü albüm için kullanabileceğimiz yaratıcılık kavramından ziyade düpedüz “nevi şahsına münhasırlık” kavramı ile ifade edilebilir.

Sıradışı Melodiler: Albüm sound ve dönem olarak modern Türkçe Rock çerçevesi içerisinde değerlendirilebilir. Ancak, içerik olarak değerlendirildiğinde daha yoğun bir albüm dinliyoruz. Hamam Sefası, kendine has melodileriyle ağır bir oyun havası gibi ilerlerken ikinci parça Toz Bulutu’na geçildiğinde 9/8’lik, hareketli bir giriş ile karşılıyoruz. Albümü daha evvel CD’den dinlemedim ama dijital platformlarda aralıksız geçiş özelliği ile dinlerseniz bazı şarkıların birbirine kusursuz şekilde bağlandığını duyacaksınız. Bu da bize adeta bir canlı performans hissiyatı sunuyor. Özellikle ilk iki parça arasındaki geçişte bu duyguyu hissetmek çok net. Bu melodileri sıradışı bir şekilde tanımlamamızı sağlayan şey, yalnızca içerikleri değil; aynı zamanda mizaçları. Şöyle örnek vereyim. Azgın Çengi, harika bir enstürümantal parça ve bunu dinlerken bazı kısımlarda kelimenin tam anlamıyla, olumlu bir benzetme olarak, arsız ve kulak tırmalayıcı bir gitar tonu duyuyoruz. Parçanın finali de tempo olarak thrash metal parçalarını aratmayacak bir şekilde sona eriyor. Enstrümantal bir parçaya isim koyarken o ismin hakkını vermek, mutlak bir gereklilik midir bilmiyorum ama Ayyuka bence bunu başarmış.

Şarkı Sözleri: Albümdeki şarkıların sözleri, hem fonetik hem de içerik olarak çok hoş. Örneğin, albümü keşfetmeme vesile olmuş olan Takınak tam anlamıyla bir tekerleme gibi ilerliyor. Minik serzenişlerle başlayıp koca bir isyanla biten şarkı, 2007’de Türkiye’den Alternatif Rock, Vol. 1 isimli derlemede de yer almıştı. Bunun yanı sıra, belki çok ufak bir detay ama albümdeki şarkıların sözlerinde devrik cümleler o kadar iyi kullanılmış ki saniyelik anlara saplanıp kalmamak mümkün değil. Buna iki güçlü örnek vereyim; ilki Aksi şarkısındaki “Sol göster, sağ vur bana.”, ikincisi de Ağlama şarkısındaki “Ben böyle değildim eskiden, sonra oldum.” cümleleri. Gerçi ikinci örnekteki cümle tam devrik olmadı da sıralı cümlenin ilki devrik… İdare ediniz. Şarkı sözlerini genel olarak en beğendiğim şarkı ise, harika metaforlarıyla Hayat Derde Bandı Beni.

Albümün bir sanat eseri tadındaki kartoneti

Ümitsiz Aşk: Albümde söz ve müziği Ayyuka’ya ait olmayan, Orhan Gencebay’a ait olan şarkının Ayyuka’ya ait olan yorumu benim için özel bir yere sahip. Malum Orhan Gencebay ile aramız, son 10 yılda epeyce bir açıldı. Ancak, Mazhar Alanson ile birlikte Orhan Gencebay, benim sapla samanı ayırmakta en başarılı olduğum iki olgu. Daha doğrusu buna mecburum çünkü ikisinin de müziklerinin saygıya değer olduğunu tartışmam. Normalde bir albümü ne zaman keşfettiysek, sonraki dinleyişlerimize hep o keşfettiğimiz dönemi hatırlamamız gerekir ya, işte bu albüm beni nedense, yazıda daha evvel de bahsettiğim gibi biraz daha gerilere götürüyor. Bu şarkının Orhan Gencebay’a ait olduğunu, Ayyuka’yı keşfettikten bir süre sonra fark etmiş olsam bile sanki bunu da 2007’de dinlemiş ve ta ilk günden beri Orhan Gencebay cover’ı olarak dinlemiş gibi bir hissiyata kapılıyorum. O zamanlar 12 yaşında bir çocuk olarak müziğe ve müzisyenlere daha hesapsız ve berrak bir zihinle yaklaşıyordum. Şu an bu yazıyı yazarken, eş zamanlı olarak albümü dinliyorum ve yine o hislerimi hatırlıyorum. Çocukluğumuzdan uzaklaşmanın ve kişisel savrulmalarımızın yanı sıra toplum olarak da ciddi biçimde hırpalandığımız için buradan sadece 15 yıl geriye bakmak için bile kafamızı çevirdiğimizde doğrusal olmayan, fazlasıyla sisli bir zaman tüneli ile karşılaşıyoruz. Bu zorlu flashback girişimini, işitsel hafızamda derin bir yeri olan Ayyuka kolaylaştırıyor. Grup, bu albümdeki çoğu şarkısında olduğu gibi Ümitsiz Aşk’ta da bana hem 2013’ü hem de 2000’lerin sonlarını net biçimde anımsatıyor. Bu yüzden kendilerine müteşekkirim.

İstanbul Rock Dünyası İçin Önemi: İstanbul, Türkiye’nin pek çok alanda olduğu gibi müzik alanında da lokomotifi. Eskişehir’de başlayan yolculuklarının önemli bir bölümünü İstanbul’da sürdüren ve internette yer alan bazı biyografilerinde “İstanbullu” bir grup olarak tanımlanan Ayyuka’nın bu albümü, şehrin “underground” müzik dünyasının en iyi eserlerinden biri. Benim grubu keşfettiğim yıl olan 2013’te Rock’n Coke’ta sahne alan grup için Cumhuriyet Gazetesi’nde, Sami Kısaoğlu’nun “Keşifler Atlası” başlıklı haberinde ifade ettiği cümleler şu şekilde:

“İstanbul’un müzik mutfağından çıkan sesleri 1990’lardan günümüze uzanan bir çeşitlilik içinde sunan festivalin yerli konukları arasında keşfedilmesi gereken birçok isim yer alıyor.” (Cumhuriyet Gazetesi, 07.09.2013, Sayfa 14)

“İstanbul’un yeraltı müzik dünyasındaki performanslarıyla ünlenen Eskişehir çıkışlı Ayyuka da şüphesiz festival kapsamında dinlenmesi gereken gruplar arasında. Grup özellikle Orhan Gencebay’ın klasikleşmiş arabesk şarkıları ve sevdikleri bazı türküleri Anadolu Rock’la buluşturup psychedelic tınılara dönüştürmesiyle büyük ün kazanmıştı.” (Cumhuriyet Gazetesi, 07.09.2013, Sayfa 14)

Sami Kısaoğlu’nun haberi. Cumhuriyet, 07.09.2013, Sayfa 14.

2013 yılı benim İstanbul’un sevdiğim taraflarıyla etkileşim kurmaya başlayabileceğim bir zaman dilimi iken İzmir’e okumaya gidip İstanbul’a hasret kaldığım bir yıl olmuştu. Gezi Parkı’nın bende yarattığı ilham, artık peşinde koşmaya değer bulduğum olguları kafamda netleştirmeme yardımcı olmuştu. Bununla birlikte o zamanlar 18 yaşında bir genç olarak ergenliğimden ve henüz geride kalmış olan lise yıllarımdan elde kalan kültürümü, zevklerimi ve ilgi alanlarımı ulaşabildiğim derinliklere kavuşturmayı arzuluyordum. Ayyuka tam da bu sırada tanıştığım bir grup olarak hayatıma “zamansız” bir anlam katmıştı. 90’larda ve 2000’lerde filizlenip sonraki yıllarda birçok akranımın hayatını aynı biçimde etkilemiş olan gruplar da Ayyuka ile birlikte bu anlama ve değere sahip.

Emeğe Saygı: Sözüyle, müziğiyle, içeriğiyle, mizacıyla, kartonetiyle ve duygusuyla bütün olarak çok keyifli bir albümden söz ettik. Durum böyle olunca bir Pozitif Müzik Yapım iletişimi olan Voltaj etiketiyle yayınlanmış olan albümde emeği geçen herkesi teker teker anmakta ve bu emeğe karşı duyduğumuz saygıyı ifade etmekte yarar var.

Özgür Yılmaz’ın gitar ve vokal, Ahmet Kul’un gitar, Altan Sebüktekin’in bas gitar ve Alican Tezer’in davul performansı ile ses verdiği albümün yapımcısı Ayyuka, yönetmen yapımcısı ise Melis Tarhun.

Kayıtlarını Metin Bozkurt ve Sarp Yılmaz’ın gerçekleştirdiği albüm, Ergin Özler’in ev sahipliğinde, Şişli’deki Deneyevi’nde kaydedildi. Kayıt asistanı olarak Can Bayrak’ın emek sarf ettiği albümün miksleri Sarp Yılmaz; mastering işlemi de daha önceki yazılarda da isminden söz ettiğimiz Çağlar Türkmen tarafından Sestrem’de gerçekleştirildi. Albümün şahane kapağındaki illüstrasyon Ed Valigursky tarafından çizilirken albümün reprodüksiyonü Levent Bozkurt, baskısı da FRS tarafından gerçekleştirildi. Orhan Gencebay’a ait Ümitsiz Aşk hariç bütün şarkıların söz ve müziklerinin gruba ait olduğunu da bir kez daha vurguladıktan sonra albümde emeği geçen herkese teşekkürlerimizi ve saygılarımızı sunalım…

Kapanış

Bu Albümün Nesi Güzel’in sekizinci yazısını geride bırakıyoruz. Şimdiye kadar yazdığım yazılarda, anlattığım albümleri bireysel bakışımdan ziyade memleketle ilişkilendirip siyasi ve sosyo-kültürel taraflarıyla incelemeye çalıştım. Ancak, Ayyuka’nın bende yarattığı duyguları kaç kişiyle paylaştığımdan bihaber olarak ve bunu da pek önemsemeyerek gruba karşı bireysel olarak duyduğum hayranlığın fazlasıyla ön plana çıktığını, bu yazıyı da bu nedenle tamamen kişisel duygularımı ifade ederek yazdığımı belirtmeliyim. Bunu belirtme ihtiyacını da kendimi, üyeleriyle hiç tanışmamış olmama rağmen gruba aşırı yakın hissetme duyguma dayanarak hissediyor ve dile getiriyorum.

Ufak Bir Öneri: Ayyuka’nın 2008’de Açık Radyo Akustik’e konuk olarak ilk albümünden altı adet parçayı icra ettiği kayıtları yine değerli dostum Onat Hafız’ın kanalında bulabilirsiniz. Ayrıca altı parça, Ceren Yaygın tarafından bir liste haline getirilmiş. Kolaylık olsun isteyenler listeye buradan ulaşabilirler.

Bu Albümün Nesi Güzel’den bu haftalık bu kadar. Eğer beğendiyseniz Medium hesabımızı takip etmenin yanı sıra Twitter ve Instagram hesaplarımızı da takibe alabilirsiniz. Okuduğunuz için çok teşekkürler, haftaya görüşmek üzere…

Erkin Can Seyhan

Gazeteci, müzik aşığı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir