Okay Temiz & Oriental Wind | Oriental Wind (1977)
Epeydir yeni albümler ve konserlerle uğraşmaktan Bu Albümün Nesi Güzel’in temel işi olan kült albümlere odaklanan bir yazı yazamadım. Halihazırda okumaya başladığınız yazıyı ise gittiğim en son konser olan Okay Temiz & Oriental Wind konserinin yarattığı motivasyon ile kaleme almış bulunuyorum. Tabii konserdeki Oriental Wind ekibi, genç ve yerli müzisyenlerden oluşurken 1977’de yayınlanan albümdeki Oriental Wind kadrosunda birçok yabancı müzisyen yer alıyor. Ancak, sonuç olarak Okay Temiz ve Oriental Wind birlikteliği, o gün neyse bugün de aşağı yukarı aynı tarzı ifade ettiği için ilham kaynağımda herhangi bir tutarsızlık görmüyorum.
Türkiye’de caz virtüözlerine dair bir araştırma yapmaya başladığımızda karşılaştığımız ilk isimlerden olan Okay Temiz, birçoğunuzun bildiği üzere enstrümanlara kattığı farklı bakış açılarıyla tam anlamıyla ‘kendi müziğini’ icra eden bir efsane. Onun bugün 83 yaşında sahnelerde olması ve müziğini büyük bir enerji ile icra etmesi ise, Türkiye’de müziğe ilgi duyan birden fazla kuşağın şansı. Benim aslında en sevdiğim Okay Temiz albümü, 1980 tarihli Drummer of Two Worlds idi. Çünkü orada Yeşilçam filmlerinden de tanıdığımız Denizaltı Rüzgarları (East Breeze) ile dahil olduğum ve Şavşat Barı, Drummer of Two Worlds ve Sipsi gibi parçaları keşfedince ayrı bir dünyaya geçiş yaptığımı hissettiğim bir bütünlük var. Oriental Wind albümü ile tanışmam ise daha sonralara dayanır. İlginç bir paradoks olarak Oriental Wind albümündeki parçaların daha derinlikli olduğunu düşünmekle birlikte Drummer of Two Worlds ile kurduğum manevi bağın çatışmasından söz etmem mümkün. Daha sonra 70’lerin Albümleri konseptli sezonuna devam ettiğim podcast yayınlarına da taşımaya uygun olması için burada yazdığım ilk Okay Temiz albümü olarak Oriental Wind ön plana çıktı.
Albümü anlatmaya başlamadan önce ilk olarak parça listesine göz atalım:
1. Tamara-Delihoron
2. Fidayda
3. Les Noto
4. Dere Geliyor Dere
5. Sarı Kız
Görüldüğü üzere albümdeki beş parçanın dördünün temelinde Türk halk müziği var. Üçüncü parça Les Noto ise Bulgaristan halk ezgisi. Yazıyı okurken albümü dinlemek için tıklayınız.
Albümün Kısa Hikayesi

Okay Temiz, Türkiye’de ‘ritim’ ve ‘caz’ kavramları dile getirildiğinde akla gelen ilk isimlerden. Gerçek anlamda bir virtüöz olan sanatçı, perküsyon ustası olarak tarif edilip geçiştirilemeyecek derecede, ritim anlamında çığır açmış bir insan. 1970’li yıllarda, memleket müziğinin günümüzdeki müzik akımlarına bile ilham olmayı sürdüren altın çağında Türkiye’nin müzikal belleğine değerli katkılarda bulunan Temiz, 70’lerin ortalarında Stockholm’de yaşarken orada yeni arayışlara giriyor. Bu dönemde Avrupa’nın önde gelen caz müzisyenleri ile kurduğu Oriental Wind ise sanatçının kariyerinde belki de belirleyici adımlardan biri oluyor. Okay Temiz & Oriental Wind, ta o günlerden beri dünyanın çeşitli ülkelerinde sahne almaya devam ediyor. Tabii yıllar içinde Okay Temiz’in hayatındaki gelişmelerle birlikte Oriental Wind kabuk değiştiriyor. Temiz’in 1998’de Türkiye’ye dönüşü üzerine Oriental Wind ekibini yerli müzisyenlerle yeniden kurması önemli bir dönüm noktası. Zaten Aydın Esen ile birlikte kaydettikleri konser albümünde ve Okay Temiz & Oriental Wind’in konserlerinde de bu dönüşüm belli oluyor. Zaten halk müziği köklerinden beslenen grup, icra olarak zamanla Anadolu motiflerine daha da yaklaşıyor.
Aslına bakarsanız Okay Temiz’e birçoğumuz, çok meşhur bir filmin müziğinden aşinayız. Korkusuz Korkak’ta Kemal Sunal’ın oynadığı Mülayim Sert, bir yanlışlık sonucu altı aylık ömrünün kaldığını öğrendiği sırada introsu çalan Denizaltı Rüzgarları, Okay Temiz’e aittir. Bu parçanın tamamını dinlediğinizde çok hoş bağlama soloları da derinden derinden işler. Bağlamayı icra eden isim ise 70’lerde yer almadık kaliteli plak bırakmayan Arif Sağ’dır. Denizaltı Rüzgarları’nın yer aldığı 45’liği Derya Bengi, Sazlı Cazlı Yıllar’ın 70’ler cildinde çok detaylı ve uzun bir şekilde anlatır. O yazıdan öğrendiğim üzere Okay Temiz ve Oriental Wind’ın ilk albümü Oriental Wind, Türkiye’de ‘TRT Ara Müziği’ olarak yayınlanmış.[1] Ayrıca Denizaltı Rüzgarları’nın Spotify’da East Breeze olarak yer almasının tuhaflığına Derya Bengi de vurgu yapmış. Uzun bir süre bunu düşündükten sonra kitabı okuyup Derya Bengi’nin de bu kısma takıldığını görünce kendimce gururlanmıştım. Yeri gelmişken, Derya Bengi’nin kitaplarını ne kadar çok sevdiğimi ifade eden bu detayı da vurgulamış olayım.
Albümü Özel Kılan Detaylar

Aslında bir önceki başlıkta anlattığımız hikayeler bile bu albümü baştan özel bir yerde konumlandırmak için yeterli ama albümün övülesi detaylarını ayrıca övmekte yarar var. Her şeyden önce Okay Temiz’in isminin olduğu yerde farklı yaklaşımlar, deneysellik ve yaratıcılık söz konusudur. Belki de virtüözlüğü bile bunlardan sonra gelir. Onun müzikal vizyonu her şeyin üzerindedir. Bu, yalnızca Oriental Wind özelinde değil Okay Temiz’in müzik yolculuğunun genelinde gözlemlenen bir olgu. Düşünün ki insanların zihnine geleneksel formlarıyla yerleşmiş müzikleri, daha Türkiye’deki müzik kültürü ‘füzyon’ dediğimiz kültüre yeni yeni aşina olurken bambaşka türlerde icra etmiş ve bu parçalarda çaldığı ritim sololar, halk müziğini geçtim genel olarak müzik dinleyicileri için de alışılmadık türde. TRT’de 80’li yılların başında çaldıkları Ben Giderim Batum’a bunun güzel bir örneğidir. Klasik bir halk müziğinin çağdaş bir yorumu olarak bile sürükleyici bir biçimde ilerleyen parçanın sonlarına doğru Okay Temiz’in çaldığı solo, geleneksel bir türküden dünya müziğine evrilen yolun Okay Temiz için ne kadar kısa olduğunu gösteriyor. Bu videoyu ilk izlediğimde yaşadığım heyecan hâlâ aklımdadır. Zaten türkünün melodisi kendi başına bile çok etkileyicidir orası ayrı.
Albüme dönecek olursak, Oriental Wind için İsmet Aydın’ın yüksek lisans tezinde kaleme aldığı analizi incelemekte yarar var:
“Albümde perküsyon introları ve solo bölümlerinde, Okay Temiz’in alet çeşitliliği ve uygulamaları zaman zaman tek başına bir orkestra, çoğu zaman ise bir elektronik müzik kompozisyonu kadar efektif ve geniş ses tabakası oluşturmaya yöneliktir. Albüm genelinde form olarak genellikle ezgilerin teması statik bir belirleyicidir. Temaların belirlenen sayıda solo, iki çalgı ile ve hep birlikte çalınmasından sonra kolektif doğaçlama veya solo doğaçlama bölümleri mevcuttur. Küçük ezgi cümleleri, solo, tekrar tema gibi bir caz müziğinde de var olan chorus üzerine solo çalma mantığı kendini duyurmaktadır. Albüm genelinde belirgin bir fonksiyonel armoni bulunmamaktadır. Çoğu zaman fonksiyonel olmayan, kolektif doğaçlamaya dayanan çok seslilik, rastlantısal olarak ortaya çıkmaktadır.”[2]
İsmet Aydın’ın vurgu yaptığı noktalar, nihayetinde caz müziğin de doğasına uygun olarak doğaçlamaya geliyor. Oriental Wind albümü, Okay Temiz’in belli melodiler etrafında kendi müziğini oluşturmasının güzel bir tezahürü. Tabii ki doğaçlama kısımların yerinin ayrı olması ile birlikte albümdeki ‘statik’ melodiler de harika biçimde icra edilmiş. Tamara-Delihoron’un ana melodisi insanı bambaşka diyarlara götürüyor. Bununla birlikte albümün doğaçlamaya meyilli bölümlerinden biri olan Fidayda’nın introsu, albümün sanırım en vurucu anlarını yansıtıyor olabilir. Öncelikle Okay Temiz’in resital ayarındaki girişi, ardından da albümün Anadolulu figürlerinden Hacı Ahmet Tekbilek’in bağlama ile uzun havası insanı büyülüyor. Bunların peşinden Fidayda’nın o meşhur introsunu duyunca sanki rüyadan, gergin ama korkutucu olmayan, merak uyandıran bir rüyadan uyanmış gibi hissetmemek elde değil.

Albümde kökleri Türk halk müziğine uzanmayan tek parça olan Les Noto’nun girişi de son derece çarpıcı. İlk üç dakikasında statik bir melodi duymadığımız parça, akıcı bir ritim ve bas altyapısına ince ince eşlik eden flüt motiflerinin üzerindeki piyano solo ile yoğun bir trafik yaşatıyor. İlk üç dakikayı dinlerken adeta bir aksiyon filmi hayal edercesine piyanist Bobo Stenson’un nakış nakış işlediği soloyu dinliyoruz. Fark etmek çok da zor değil ki şimdiye kadar hemen her parçada zihnimizde bir şeylerin betimlendiğinden bahsettim. Bu, albümü bütün olarak düşününce aslında bir müzikal havasında tanımlıyor. Üstelik burada iletişim kurduğumuz tek anlatı müzik. Yani görüntüler, karakterler, mekânlar ve olaylar bize kalmış. Kolektif ekiplerle ve zengin altyapılarla progresif bir şekilde işlenen enstrümantal albümleri dinlemenin en güzel tarafı, biz dinleyiciye açtığı bu geniş alan diyebilirim.
Albümün en çarpıcı bulduğum parçası ise, 13 dakikalık Dere Geliyor Dere yorumu. Müzik dinleme pratiklerimizin zayıf olduğu ergenlik yaşlarında bu kadar uzun parçaları dinlemeye imtina ederiz ama kendi adıma şunu diyebilirim ki müzik dinleme konusunda kendimi geliştirdikçe böyle uzun ve enstrümantal parçaları nerede bulsam büyük bir heyecanla dinlemeye başlıyorum. Dere Geliyor Dere de bu duygunun karşılığını verircesine 13 dakikalık bir şenlik sunuyor. Yine Okay Temiz’in önden teşrif ettiği bir intro, devamındaki kalimba ve bas bölümü ile heyecan uyandırıyor. Okay Temiz’in çaldığı o kadar fazla sıra dışı enstrüman var ki kalimba ve berimbau bu albüm özelinde dikkat çekiyor. Perküsyon ve davul ile yaptıkları da zaten daha alışık olduğumuz enstrümanlar olmasına rağmen onlara bile sınırlarını zorlatıyor. Dere Geliyor Dere’nin esas melodisi devreye girdiğinde ise güçlü bir gayda performansı ile karşılaşıyoruz. Burada yine Hacı Ahmet Tekbilek ismi devreye giriyor ve ardından Lennart Åberg’in saksafon solosu mevzuya dahil oluyor. Albümdeki her parçada olduğu gibi burada da etkileyici rol oynayan basçı Palle Danielsson harikalar yaratıyor. Oriental Wind kadrosunu oluşturan müzisyenler arasında ne derece önemli isimlerin yer aldığına Haluk Damar’dan alıntı yaparak değinmek isterim:
“Oriental Wind grubunun bu bahsi geçen albümünde, 1974 yılında Miles Davis’in elektrik periyodunun (1970) en önemli albümü olarak gösterilen Live At Filmore East’te piyanonun başında olan Keith Jarrett birlikte ile Avrupa’nın en önemli caz plak şirketi ECM için kayıt yapan Palle Danielsson’un bas, yine aynı yıllarda Jan Garbarek ile birlikte yine ECM plak şirketi için kayıt yapan Bobo Stensson’un da piyanonun başında olduğunu hatırlatmak isterim.”[3]
Zaten albümü özel kılan en önemli hususlardan birinin, taa 1970’lerde Türkiye’nin yetiştirdiği bir müzisyenin, dünya çapında müzisyenlerle, dünya çapında bir ‘dünya müziği’ yaratması olduğunu belirtmek bir numaralı görevimiz. Üstelik bu uluslararası niteliklerdeki albümün beslendiği köklerin, geleneksel müzikler olması ise ayrı bir anlam taşıyor. Gelenekleri yaşatmak için, onları gerçekten yaşatmak gerekiyor. Yoksa var olanı, klişeleşene kadar olduğu gibi icra etmek, teknik bir enstrüman yatkınlığından fazlası değil. Sanatçılık ise Okay Temiz ve Oriental Wind ekibindeki insanların yaptığı işe deniyor.
Emeğe Saygı Köşesi

Oriental Wind, kayıtları 16–17 Nisan 1977 tarihlerinde Stockholm Metronome Studio’da gerçekleştirilmiş bir albüm. Bu kadar komplike bir albümün iki günde kaydedilmiş olması insanı şaşırtıyor ama bir yandan da öncesindeki sürecin ne kadar büyük emek taşıdığını ifade ediyor.
Discogs verilerine göre albümün emeği geçenleri:
· Telif Hakkı — Sonet Productions Ltd.
· Dağıtıcı — Pye Records (Sales) Ltd.
· Kayıt — Metronome, Stockholm
· Yapımcı Şirket — Sonet
· Aranjör — Okay Temiz
· Kapak Tasarım — Rauch
· Bas — Palle Danielsson
· Tasarım — Lars Jonsson , Rita Knox
· Davul, Perküsyon, Berimbau, Kalimba — Okay Temiz
· Flüt, Gayda, Bağlama– Hacı Tekbilek
· Fotoğraf: Rita Knox , Stina Brockman
· Kapak Fotoğrafı: Gunnar Smoliansky
· Piyano — Bobo Stenson
· Yapımcı — Keith Knox
· Kayıt ve Miks — Rune Persson
· Saksafon, Flüt — Lennart Åberg
Kapanış

Bu siteyi kurduğumdan beri Okay Temiz üzerine bir yazı yazmayı düşünüyordum. Ancak, hangi albümü seçeceğimi ve nereden başlayacağımı, nasıl anlatacağımı bir türlü kurgulayamıyordum. Geçtiğimiz günlerde Müze Gazhane’deki konserinde Oriental Wind ile birlikteliğinden yola çıkmaya karar verdim. Ayrıca ne mutlu ki konser sonunda kendisiyle ufak bir muhabbet etme şansı da buldum. Birkaç gün sonra da kendisinin de yer aldığı çok değerli bir müzisyen kadrosunu Air Anatolia’da dinleyeceğim. Türkiye’de iyi müzik yapan herkesi, bir müziksever olarak kendimce ‘şansım’ olarak görürüm. Bu isimler arasında birden fazla kuşağı etkilemiş ve halen sahnelerde yer alan isimleri ise ayrı bir konumda görürüm. Okay Temiz bugün 80 yaşın üzerinde ve halen sahnelerde enerji dolu, esprili ve motivasyonlu bir mizaç ile müziğini yapmaya devam ediyor. Bu, memlekette müziğe gönül veren herkes için bir şans olmakla birlikte Okay Temiz & Oriental Wind konserini izlemek, bundan bağımsız olarak da ilgi çekici bir deneyim. Bu şansa ve deneyime sahip olduğum için mutlu olduğumu ifade ederek cümlelerimi sonlandırıyorum.
Bu Albümün Nesi Güzel’den bu haftalık bu kadar. Eğer beğendiyseniz Medium hesabımızı takip etmenin yanı sıra podcastimizi takip etmek için Spotify, bültenimize abone olmak için Revue, sosyal medya hesaplarımızı takip etmek için ise Twitter ve Instagram hesaplarımızı da takibe alabilirsiniz. Paylaştığımız çalma listelerine ulaşabileceğiniz Spotify profiline de buradan ulaşabilirsiniz. Yazımızı okuduğunuz için çok teşekkürler, haftaya görüşmek üzere…
Dipnotlar
[1] Bengi, D. (2020), 70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük -Görecek Günler Var Daha-. İstanbul: YKY. 98–99
[2] Aydın, İ. (2018). Türkiye’deki Caz Müziği Pratiklerinde Folklorik Öğeler: Geleneksel Anadolu Müzik Kültürlerinden Devşirilenlerden Konvansiyonel Stratejiler Ekseninde İcat Edilenlere Yerellikler ve Temsiliyetler. Yüksek Lisans Tezi. Bahçeşehir Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp , Tez no: 509986
[3]https://bantmag.com/haluk-damarin-kaleminden-iki-dunyanin-davulcusu-okay-temizin-ritim-yolculugu-uzerine/ (Erişim tarihi: 10.10.2022)